27 Mart 2019 Çarşamba

Tarçın Çayı: Enfeksiyonlarla ve virüslerle savaşır

Tarçın, binlerce yıldır dünya çapında tıbbi olarak kullanılan güçlü bir baharattır. Yaygın sağlık faydaları nedeniyle, birçok tatlı ve tariflerde kullanım kolaylığı söz konusuyken, hala birçok kültürde günlük olarak kullanılmaktadır. Araştırmacılar, dünyanın en popüler otlarından ve tıbbi baharatlarından olan tarçın , aslında koruyucu antioksidan düzeyleri açısından birinci sırada yer alıyor!
Tarçın benzersiz kokusu, rengi ve lezzeti, yetiştiği ağacın yağlı bölümünden kaynaklanmaktadır. Tarçın sağlık faydaları Cinnamomum verum ağacının kabuğundan gelir. Cinnamomum verum ağacı aynı zamanda Cinnamomum zeylanicum olarak da adlandırılabilir. Bu bilimsel terimler sadece tarçının ağacını ifade eder. Bu kabuk, sinnamaldehit, sinnamik asit ve sinnamat gibi pek çok sağlık teşvik edici özellikten sorumlu birkaç özel bileşik içeriyor.
Araştırmacılar, tarçın yararlarının, saf fenolik bileşikler, flavonoidler ve antioksidanlar izole edildiğinde, çubuk tarçın, tarçın öz yağı, toz tarçın veya tarçın özütü şeklinde elde edilebileceği sonucuna varmışlardır. Bu bileşikler, tarçını; antioksidan, antienflamatuvar, antidiyabetik, antimikrobik, bağışıklık artırıcı ve potansiyel kanser ve kalp hastalığı koruma yetenekleri vererek, yeryüzündeki en iyi baharatlardan biri yapmaktadır.
Tarçının antioksidan yetenekleri tarçın çayının diyetinize özellikle yararlı olmasını sağlar. Günlük yarım çay kaşığı tarçın eklediğiniz çay; kan şekeri seviyelerini düşürür, sindirim ve bağışıklık sistemini olumlu etkileyebilir. Bununla birlikte, daha güçlü dozlarda alındığında kalp hastalığı riskini azaltmak ve diyabet, kanser ve nörodejeneratif hastalıkların riskini azaltmak için son derece yararlıdır.
Tarçın Çayı Antioksidan Kaynağıdır
Tarçın, serbest radikal hasarını azaltan ve yaşlanmayı yavaşlatan çeşitli koruyucu antioksidanlar ile doludur. Aslında, araştırmacılar günümüze kadar tarçınla ilgili 41 farklı koruyucu bileşik buldular.
Farklı gıdalardaki antioksidan konsantrasyonunun ölçülmesinde kullanılan ORAC ölçeğine göre tarçın tüm gıdaların, baharatların ve bitkilerin içinde dünya genelinde 7. sırada yer alıyor. Ve 26 baharatın antioksidan aktivitesini karşılaştıran bir araştırmada tarçın; sarımsak, kekik, biberiye ve kekik dahil olmak üzere diğer güçlü otlar ve baharatlara kıyasla antioksidanlardan bakımından daha yüksek olduğunu kanıtladı ve galibiyeti aldı.
Tarçın çayının sağlığa olan faydaları, polifenoller, fenolik asit ve flavonoidler olarak adlandırılan antioksidan tipi içeriğine atfedilir. Bu antioksidanlar, çilek, kırmızı şarap ve bitter çikolata da dahil olmak üzere diğer süper besinlerde bulunanlara benzer antioksidanlardır. Bu bileşikler vücudun oksidatif stresiyle mücadele etmek için çalışırlar. Oksidatif stresi kontrol edilmezse, özellikle yaşlandıkça hastalık oluşumuna neden olabilir.
Tarçın çayı içerisinde bulunan farklı antioksidanlar, çok sayıda belirtiyi ve hastalığı azaltmaya yardımcı olur, çünkü bu antioksidanlar serbest radikal süpürücüdür. Tarçın çayının sağlığa olan faydaları, kandaki nitrik oksit oluşumunu sınırlama yeteneği ve hem beyin bozuklukları, kanser, kalp rahatsızlığı ve hem de akciğer hastalığına örnek verebilen lipid (yağ) peroksidasyonu gibi çeşitli oksidatif stres biçimlerini azaltma kabiliyetini içerir.
Tip 2 Diyabetle Mücadele Eder
The Diabetes Action Research and Education Vakfı, tarçının diyabetiklerde kan şekeri kontrolü üzerindeki etkilerini belirlemek için incelenen çok sayıda çalışmayı gözden geçirmiştir. Klinik araştırma bulguları, büyük olasılıkla insülin duyarlılığındaki ufak değişikliklerden dolayı şeker hastalarının kan şekerinde tarçın etkisinin mütevazı olabileceğini düşündürmektedir.
Diabetes Care Aralık 2003 sayısında yayınlanan bir çalışma, tip 2 diyabetli 60 kişiyi inceledi. Araştırmacılar, katılımcıları altı gruba ayırdı. Araştırmacılar günlük olarak birinci, ikinci ve üçüncü gruba 1, 3 veya 6 gram tarçın verdi. Araştırmacılar dördüncü, beşinci ve altıncı gruplara plasebo verdi. Tarçın 40 gün sonra ilk üç tarçın grubunda kan şekeri düzeylerini yüzde 18 ile 29 oranında azalttı. Araştırmacılar, plasebo alan gruplarda önemli bir değişiklik görmediler.
Beyin Fonksiyonunu Korumaya Yardımcı Olur
Araştırmalar aynı zamanda koruyucu antioksidan özelliklerinden dolayı tarçının ve tarçın çayının, beynin Parkinson ve Alzheimer hastalıkları gibi nörolojik bozukluklara karşı kendini savunmasına yardımcı olabileceğini gösteriyor.
Beynin bilişsel işlevini ve beyin sağlığını korumak için tek yönlü yöntemi, beyin hücrelerini mutasyona karşı koruyan ve hasar gören nörokoruyucu proteinleri aktive etmektir. Bu, hücrenin kesintisiz dönüşümünü ve yıkımını durdurarak oksidatif stresin olumsuz etkilerini daha da azaltır.
Tarçın çayı, vücutta ve beyinde yaşlanmanın etkilerini azaltan fazla oranda antioksidan ve antienflamatuar bileşikler içerdiğinden, gelecekte yaşlanma ile ilişkili nörodejeneratif hastalıklar için olası bir doğal iyileştirici tedavi veya önlem olarak kullanılabileceğini düşünebiliriz.
Enfeksiyonlarla ve Virüslerle Savaşır
Tarçın çayı, vücudun savunması söz konusu olduğunda, çok yararlıdır. Tarçın doğal antimikrobik, antibiyotik, antifungal ve antiviral bir ajandır. Tarçın çayının bağışıklık kazandırma yetenekleri tarçın öz yağlarından ileri gelmektedir.
Tarçın çayı, doğal olarak zararlı enfeksiyon ve virüslerle mücadeleye yardımcı olmak için birçok kültürde kullanılır. Tarçın yağı içeren çay, ayrıca çeşitli bakterilere karşı koruyucu özelliklere sahiptir ve bu da sindirim sisteminde, cilt yüzeyinde negatif belirtilere neden olan durumları azaltabilir ve soğuk algınlığı veya gribi önleyebilir.
Diş Sağlığını Korur ve Kötü Nefes Kokusunu Giderir
Çalışmalarda, tarçın çayının ağız mikroflorasında yaşayan, ağız kokusu, diş çürüğü veya ağız enfeksiyonlarına neden olabilecek bakterilere karşı koruyucu olduğu gösterildi. Tarçın çayının içinde de bulunan tarçın yağının, test edilen diğer bitki özlerinden daha güçlü olduğu gösterilmiştir ve doğal antibakteriyel gargara olarak ağız bakterileri ile mücadele etmek için kullanılabilir.
Tarçının, sakızlarında doğal bir lezzetlendirici madde olarak nane yerine de kullanılabilmesinin sebebi antibakteriyel özelliğidir. Ağız bakterilerini ortadan kaldırdığı için, tarçın vücuda herhangi bir kimyasal madde sokmadan, doğal yollarla kötü kokuyu bitirme yeteneğine sahiptir. Bu sebeple tarçın çayı geleneksel olarak diş ağrısı, diş problemleri ve ağız yaraları tedavisinde kullanılmaktadır.
Tarçın öz yağı, bazı güzellik ürünlerinde, şampuanlarda ve parfümlerde, hoş kokusu ve enfeksiyonla mücadeleye yardımcı olabilecek içeriği için de kullanılır.
Candida Mantarını Önleyebilir veya Tedavi Edebilir
Bazı çalışmalar, tarçın çayının güçlü antifungal özelliklerinin Candida büyümesini sindirim sisteminde durdurmada veya iyileştirmede etkili olabileceği sonucuna varmıştır. Tarçının, çoklu sindirim ve otoimmün semptomlara neden olabilen tehlikeli Candida albicans mantarı miktarlarını azalttığı gösterilmiştir. Ayrıca, tarçın çayının bir başka sağlık yararı, kan şekeri seviyelerini kontrol etmeye yardımcı olması ve sindirim sisteminde fazla şeker bulunmasının candida riskini artırabilecek olmasıdır.
Araştırmacılara göre, hastalara tarçın çayı, tarçın özütü veya tarçın öz yağı verildiğinde, maya düzeylerinde iyileşme ve belirtilerde azalma görüldü. Tarçın çayı, bağışıklık sağlığını artırarak ve iltihaplanma ile savaşarak candida mantarıyla doğal olarak mücadele etmeye yardımcı olur.
Alerijileri Azaltır
Araştırmalar, alerjisi olan kişilerin tarçın bileşiklerinin yararları sayesinde rahatlama bulabileceği sonucuna varmıştır. Araştırmalar henüz insanlarda yapılmamasına rağmen, tarçının ve tarçın çayının iltihaplanmayı azalttığı ve hayvan bedenindeki histamin reaksiyonlarını savuşturduğu için ortak alerji semptomlarıyla mücadelede yardımcı olduğu gösterildi. Bu nedenle astım ataklarının belirtilerini azaltmaya yardımcı olabileceğine inanılıyor.
Çay olarak tarçın; bağışıklık kazandırma yeteneklerine sahip olabilir ve ortak allerjen gıdalar tüketildikten sonra gerçekleşen besin emilimi sırasında oluşabilecek otoimmün reaksiyonlarını azaltmak için son derece faydalıdır.
Kolesterolü Dengeler
Eylül 2013 tarihli Annals of Family Medicine sayısında yayınlanan bir araştırma çalışmasında tarçın günde 120miligram ila 6 gram arasında bir dozda tüketildiğinde toplam kolesterol, LDL kolesterol ve trigliserid düzeylerinde azalmaya yardımcı olmuştur. Buna bağlı olarak yüksek düzeylerde tarçın ve tarçın çayı; iyi kolesterolü destekler.

Nane Çayı: Doğurganlığı Artırabilir

Nane çayı, sindirimi iyileştirme, ağrıyı azaltma ve iltihabı ortadan kaldırma becerisine sahip olduğundan, genel sağlığınızı çeşitli şekillerde artırmak için lezzetli ve serinletici bir yoldur. Vücudu ve zihni rahatlatır, ağız kokusunu azaltır, kilo kaybına yardımcı olur ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Sindirim sistemi üzerindeki etkisi oldukça fazladır ve bu çaydaki mentolün temel unsuru belki de organik yapısının en değerli kısmıdır.
Nane Çayı Nedir?
Nane çayı, nane yapraklarından yapılan bir infüzyondur ve çay olarak tüketilir. Nane yapraklarını infüzyon olarak hazırladığınızda, bir iki kat daha fazla çay alırsınız. Bu madde kafeinsizdir, bu nedenle hassas uyku düzenine sahip insanlar yatmadan önce bu rahatlatıcı çayı içebilirler, sakıncası yoktur.
Nane bitkisinin bilimsel adı Mentha piperita’dır. Avrupa’ya özgüdür, fakat geniş bir kullanım yelpazesi olduğundan, bu durum nane yaprağını küresel bir besin maddesi haline getirmiştir. Nane çayı da benzer biçimde dünya çağında beğenilmektedir. Nane yağı, özellikle İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS) için, popüler bir tıbbi tedavi yöntemidir. Mentol aroması birçok insana hitap ederek, onu dünyanın en popüler çay çeşitlerinden birini yapıyor.
Nane Çayının Sağlığa Faydaları Nelerdir?
Nane çayının sakinleştirici olduğu biliniyor, fakat faydası açısından vücudumuz için bu yaygın olarak bulunan çay başka ne içeriyor? Aşağıda, nane çayının bazı tıbbi uygulamalarını bulabilirsiniz.
Ateş Düşürebilir
Nanede bulunan mentolün keskin, serin etkisini düşündüğünüz zaman, sıcak bir bardak çayın bu etkiye sahip olabileceği aklınıza gelmeyebilir. Bununla birlikte, nane çayındaki mentol ana bileşen olarak bilinir, bu nedenle mentol vücudunuzu içeriden soğuturken nane çayı içmek dışarda terleme yaratabilir. Bu aslında ateşi kırabilir ve iltihaplanma ve rahatsızlığı azaltabilir.
Sindirimi Geliştirir
Nane yağı ve nane çayı, çeşitli sindirim ve gastrointestinal koşulları tedavi etmek veya azaltmak için binlerce yıldır kullanılmıştır. Arkeolojik kanıtlar aslında nane çayının 10.000 yıldır diyet takviyesi olarak kullanıldığını göstermektedir. Nane çayı, vücudun içine girdiği zaman, gövde boyunca gazın hareket etmesine yardımcı olması nedeniyle, kanama, kramp ve karın rahatsızlığına neden olan sorunları giderebilir. Bu çay ayrıca sindirimin hızını ve verimliliğini artırmak ve sağlıklı bağırsak hareketlerini desteklemek için safra akışını uyarır.
Nane çayı sadece gaz giderici değil analjezik bir madde olduğundan krampların ağrısını, şişkinlik ve hazımsızlığı da azaltır. Bunun nedeni sindirim sistemindeki bağırsaklar ve düz kaslar üzerindeki yatıştırıcı etkisinden kaynaklanmaktadır. İshal, irritabl bağırsak sendromu (IBS) ve kabızlık, tüm sistemi optimal etkinlik düzeylerine getirdiği için bu çayla iyileştirilebilir.
Mide Bulantısı ve Kusmanın Önlenmesine Yardım Eder
Hastalık söz konusu olduğunda, bulantı hissi en hoş olmayan şeyler arasındadır. Nane çayı antispazmodiktir, bu nedenle bir teknede veya bir uçakta bulantı durumunda; kusma ve mide bulantısı olasılığını azaltır. Ayrıca, antienflamatuvar nitelikleri ile birlikte bağırsak yolundaki hazmı kolaylaştırır ve vücuttaki enfeksiyonların bağırsak yoluyla dışarı atılmasına yardımcı olur.
Solunum Bozukluklarını İyileştirir
Antispazmodik olarak, sizi öksürükten kurtarabilir. Böylece solunum durumunuzu artırmak için bu rahatsız edici öksürük hissinden kurtulmuş olursunuz. Ayrıca boğaz ve göğüs kaslarını rahatlatarak soğuk ve grip belirtilerini ortadan kaldırır.
Bağışıklığı Artırıyor
Nane çayı ateş ve öksürük gibi hastalıklara neden olan bakterilere karşı savaşan antibakteriyel özelliklere sahiptir. Bu lezzetli çayı içmek sadece hastalık belirtilerini tedavi etmeye yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda vücudunuzun hastalanmasını engeller. B vitamini, potasyum, antioksidanlar ve kalsiyum gibi vücudunuzun hastalıklardan kurtulmasına yardımcı olan ve sağlıklı bir şekilde çalışması için gerekli fonksiyonları yerine getiren elementler içermektedir.
Kötü Ağız Kokusunun Önüne Geçmenize Yardım Eder
Nane çayının güçlü, mentollü lezzeti ve antibakteriyel kalitesi nefesinizi temizlemenin ideal bir yoludur. Antibakteriyel içerikler, ağız kokusuna neden olabilecek mikropları öldürür, çaydaki mentol ise kötü kokuyu bastırır ve nefesinizi taze ve temiz bırakır.
Kilo Vermeye Yardım Edebilir
Nane çayındaki nane yağı ve organik bileşenlerinin aroması iştahınızı kontrol etmenize yardımcı olabilir, böylece aşırı yemeyi azaltabilir ve böylece uzun vadede obeziteyi önleyebilirsiniz.
Cildi Onarır
Nane yağı iyi bir antiseptik ve antipruritik malzeme iken, nane çayının da mükemmel bir cilt temizleyicisi olması gerekir. Cildi rahatlatır ve enfeksiyonları ve kaşıntıyı iyileştirmeye yardımcı olur. Sivilceleri azaltma konusunda iyi bir çözüm olmasının yanı sıra sivilce  belirtilerini de hafifletebilir. Anti-pruritik özellikleri sayesinde sivrisinek, bal arısı ve böcek sokması gibi sorunların tedavisinde kullanılabilir. Soğutma hissi, tahriş ve yaralanmalara karşı sizi rahatlatacak ve nane antienflamatuvar doğası gereği şişmeyi engelleyecektir. Aynı zamanda çayda da bulunan nane yağı, genellikle limonlu mumlar gibi böcek itici ürünlerin bir başka temel bileşenidir, çünkü güçlü aroması çoğu böcek için kovucudur.
Bellek Sorunlarını Önler
Yakın tarihli bir çalışmada, nanenin ve nane çayının, uyanıklık ve bilişsel işlevler üzerindeki etkileri araştırdı. Çoğunlukla ana aktif maddesi nane olan çay tüketen insanların hafıza ve zihinsel uyanıklık düzeyleri, tüketmeyenlere oranla daha yüksek çıktı. Nane çayının uyarıcı nitelikleri hafıza sorunlarının önlenmesine yardım edebilir.
Doğurganlığı Artırabilir
Bu durumun tedavisindeki rolü konusunda karışık görüşler var. Bazıları, mentolün uzun süre kullanılmasının kısırlığa neden olabileceğini ve bu da kadının yumurta üretimine müdahale ederek ve gametleri öldürerek gebe kalma becerisini azalttığını savunuyor. Bu, bitkinin mikrop öldürücü ve böcek öldürücü özelliklerinden dolayı birçok sağlık kaygısı duyulması normaldir. Diğer araştırmalar, mentollü sigara içen erkeklerin, normal sigara içenlere göre iktidarsızlıktan daha fazla muzdarip olma ihtimalinin yüksek olduğunu iddia ediyor. Başka bir araştırmacı grup ise, nanenin aslında kadınlarda kısırlık tedavisinde kullanılabileceğini önermektedir. Bu konudaki kesin kanıtlar yetersiz olduğundan kadın kısırlığı üzerine etkileri üzerine daha fazla sayıda araştırma yapılmalıdır.

Kombu çayı: Akciğerler İçin Faydalıdır

Çinliler tarafından 2000 yılı aşkın bir süredir Uzakdoğu’nun “Ölümsüzlük İksiri” olarak bilinen kombucha yani kombu çayı, kalbinize, beyninize ve özellikle de bağırsağınıza uzanan muazzam sağlık kazanımlarına sahip bir içecektir. Bu eski içecek bedeninizde böylesine büyük bir farkı nasıl yaratıyor?
Kombu çayı üretimindeki fermantasyon süreci nedeniyle, probiyotik olarak bilinen çok sayıda sağlıklı bakteri içerir. Bu bakteri sindirim sisteminizi sıraya koyar ve bağışıklık sisteminizi destekler; çünkü besinleri emer ve enfeksiyon ve hastalıklarla mücadele eder.
Bağışıklık sisteminizin yüzde 80’i bağırsağınızda bulunur ve sindirim sistemi nörolojik sisteminizin en büyük ikinci kısmıdır, bağırsağın “ikinci beyin” olarak düşünülmesi şaşırtıcı değildir. Her gün kombu çayı içmek, bağışıklık sağlığınızı korumanıza yardımcı olabilir, bu da toplam sağlığınız için etkileyici bir dizi fayda sağlar.
Kombu Çayı Nedir?
Kombu çayı, fonksiyonel, probiyotik gıda olarak kullanılan siyah çay ve şeker (kamış şekeri, meyve veya bal gibi çeşitli kaynaklardan) içeren mayalanmış bir içecektir. Şekerle kombine edilmiş fermantasyon sürecini başlatan bir bakteri ve maya kolonisi içerir.
Fermantasyondan sonra kombu çayı karbonatlaşır ve yüksek konsantrasyonda sirke, B vitaminleri, enzimler, probiyotikler ve asit (asetik, glükonik ve laktik) içerir. Bu bakteriler “selüloz üreten bakteriler” olarak bilinirler; hücrelere bir kalkan görevi gören selüloz üretirler.
Şekerli çay çözeltisi, yaygın olarak “SCOBY” (bakteri ve mayanın simbiyotik kolonisi) olarak bilinen bakteri ve maya ile fermente edilir. Genellikle siyah çay ile yapılmış olsa da, kombu çayı yeşil çaylarla hazırlanabilir. Genel iddiaların aksine, SCOBY kombucha mantarı değildir.
Kombu çayını nereden alacağınız biraz karışık olabilir, ancak genelde doğal sağlıklı gıda mağazalarında ve bazı marketlerde satılmaktadır. Bu sağlık iksiri ismiyle anılan kombu çayını aşağıdaki probiyotikler oluşturmaktadır:
  • Gluconacetobacter (çoğu örneğe göre yüzde 85’in üzerinde)
  • Acetobacter (<yüzde 2)
  • Lactobacillus (bazı örneklerde yüzde 30’a kadar)
  • Zygosaccharomyces (> yüzde 95)
Kombucha Besin Değerleri
İnsanların kombucha kalorileri hakkında endişeleri var. Beslenme özellikleri markalara ve ev yapımı demleme şekillerine göre farklılık göstereceği halde, genel olarak yağsız ve organik kombu çayı içeriği aşağıdaki şekildedir:
  • 60 kalori
  • 20 miligram sodyum
  • 14 gram karbonhidrat
  • 4 gram şeker
  • 100 mikrogram folat (Günlük ihtiyacın % 25’i)
  • 34 gram riboflavin / B2 vitamini (Günlük ihtiyacın % 20’si)
  • 4 miligram B6 vitamini (Günlük ihtiyacın % 20’si)
  • 3 miligram tiamin / Vitamin B1 (Günlük ihtiyacın % 20’si)
  • 4 miligram niasin / Vitamin B3 (Günlük ihtiyacın % 20’si)
  • 1.2 mikrogram vitamin B12 (Günlük ihtiyacın % 20’si)

Çok Çeşitli Hastalıkları Önlemeye Yardımcı Olur
Kombu çayı bağırsağı iyileştirme yoluna (ki bu kendiliğinden bağışıklığı artırmaya katkıda bulunur) odaklanan bir çok sağlık talebinde bulunurken, kombu çayının güçlü antioksidanlar içerdiğini ve bu maddenin detoksifikasyona yardımcı olabileceği konusunda oldukça iyi teyit edilmiş bir kanıtı var. Vücudu hastalıklara karşı korur.
Çoğu hastalığın kökeninde, bu hastalıklara karşı mücadele gücü; antioksidanların iltihaplanmayı azaltma yoludur. Bu iltihap azaltıcı, detoks niteliği muhtemelen kombu çayının kanser türlerinin riskini potansiyel olarak azaltabilmesinin bir sebebidir 
Bunun bir nedeni antioksidanların; hücrelere DNA’ya varıncaya kadar zarar verebilecek oksidatif stresini azaltmasıdır. Çevrenizdeki işlenmiş gıdalar ve kimyasallara maruz kalınması, bu strese neden olabilir ve kronik iltihaba katkıda bulunur.
Normal siyah çay antioksidan içeriyor olsa da, araştırmalar, kombu çayının fermantasyon sürecinin glikarik asit gibi siyah çayda bulunmayan antioksidan ürettiğini gösteriyor.
Kombu çayı, özellikle glutatiyon peroksidaz ve katalaz olarak bilinen iki önemli antioksidanın aktivitesini etkileyebilir. Ayrıca, 2016 yılı Aralık ayında, quercetin’in bir metaboliti olan isorhamnetin’in de bulunduğu keşfedilmiştir. Quercetin (kuersetin) uzun ömür ve büyük antikanser özellikleri ile ilişkilidir.
2014 yılında Letonya Üniversitesi’nden yapılan araştırmalar kombu çayı içilmesinin “dört ana özelliğe bağlı olduğunu söylüyor: Detoksifikasyon, anti-oksidasyon, enerji verici potensler ve depresif bağışıklığın teşviki. Kombu çayı bu nedene birçok enfeksiyon ve hastalık için faydalı olabilir.
Bağırsak Sağlığını Destekler
Doğal olarak, bu antik çayın antioksidan cesareti, sindirim sisteminde karışıklık yaratan serbest radikallere karşı koyar. Bununla birlikte, kombucha’nın sindirimi desteklemesinin en büyük nedeni, yararlı asitlar, probiyotikler, amino asitler ve enzimlerin yüksek seviyelerinden kaynaklıdır. Bazı araştırmalar kombucha’nın mide ülseri önleme ve iyileşme becerisini göstermiştir.
Kombu çayı ayrıca candida mayasını yok ederken bağırsağın iyi bakterilerle yeniden nüfuz etmesine yardımcı olan canlı probiyotik kültürlerle, sindirim sistemine dengeyi geri yükleyerek candida mantarının bağırsak içinde aşırı çoğalmasını iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Kombu çayı bakteri içeriyor olmasına rağmen, bunlar zararlı patojen bakteriler değildir. Bunun yerine, bağırsak ve sindirim sistemindeki “kötü” patojen bakterilerle rekabet eden yararlı türlerdir (“apathogens” olarak adlandırılırlar).
Zihinsel Durumu Geliştirmeye Yardımcı Olabilir
Kombu çayı sadece sindiriminize yardımcı olmakla kalmaz aynı zamanda zihninizi de koruyabilir. Bunu yapmasının sebebi içerisindeki B vitaminidir. B vitaminleri, özellikle B12 vitamininin, enerji düzeylerini artırdığı ve genel zihinsel refah düzeyine katkıda bulunduğu bilinmektedir. Yüksek vitamin B12 içerikli takviyelerin bazen kuru kombucha ürünleri içerdikleri bilinir.
Kombu çayının bağırsakları onarma işlevi ayrıca zihinsel sağlıkta rol oynar. Depresyon, özellikle bağırsak geçirgenliğinin iltihaba katkıda bulunma şekli nedeniyle sızdıran bir bağırsağın önemli bir semptomu olabilir.
Diğer çeşitli özelliklerin yanı sıra, kombucha’nın “bağırsak-beyin ekseninin iletişimi” ni düzenleme yeteneği, özellikle astronotlar ve aşırı çalışma koşulları altında (madenciler gibi) çalışanlar için kaygı ve depresyonun etkilerini önlemede veya en aza indirgerken yararlı olacağını göstermektedir.
Akciğerler İçin Faydalıdır
Kombucha’nın bir diğer yararı, silikalı parçacıklara tekrar tekrar maruz kalınması sonucu oluşan akciğer hastalığı olan silikoz için potansiyel bir tedavi yöntemi olarak kullanılmasıdır.
Çinli bilim adamları, kombu çayının teneffüs edilmesinin, tehlikeli madde teneffüs edilmesiyle gerçekleşen akciğer hastalıklarını tedavi etmenin bir yolu olabileceğini keşfettiler.
Güçlü Antibakteriyel Bir Ajandır
Bu bayağı şüpheli bir şey gibi görünüyor, değil mi? Ancak doğrudur; kombuchada bulunan bakteri türleri nedeniyle canlı kültürleri içmek aslında enfeksiyonlardan sorumlu kötü bakterileri yok eder. Laboratuvar çalışmalarında, kombucha’nın koli basiline karşı antibakteriyel etkileri olduğu bulunmuştur.
Diyabetin Tedavisinde Yardımcı Olur
Bazı uygulayıcılar kombucha’ya karşı diyabet hastalığına karşı uyarıda bulunsa da, bazı araştırmaların tam tersini ileri sürdüğü görülüyor. Elbette ki yüksek şeker yükü olmadan kombucha tükettiğiniz, varsayıyoruz.
Özellikle kombu çayındaki antioksidanların işlevleri nedeniyle, şeker hastalığının semptomlarını hafifletmeye yardımcı olduğu ve fermente edildiği anti-diyabetik siyah çaydan daha verimli olduğu görülüyor. Diyabetli olanlar için genellikle zayıf olan karaciğer ve böbrek fonksiyonları açısından bu özellikle doğrudur.
Sağlıklı Bir Karaciğeri Korumaya Yardımcı Olur
Karaciğer zararlı bileşiklerin filtrelenmesine ve dönüştürülmesine yardımcı olduğundan, sindirim ve genel sağlık açısından hayati bir bileşen oluşturmaktadır. Kombu çayındaki antioksidanlar karaciğeri; asetaminofen aşırı dozundan kaynaklanan oksidatif stres ve hasardan koruyabilir.

Anason Çayı: Libido arttırıcı özelliği vardır

Doğanın şifası denilebilecek bitkilerden birisi olan anasonun; tohumu, yağı, kökü ve yaprağı ilaç yapımında kullanılabilmektedir.
Evlerde mide rahatsızlıkları, bağırsakta oluşan gaz sancısı, burun akıntısı, şiddetli öksürük, balgamın sökme, idrar kaçırma, iştahsızlık ve uykusuzluk gibi çok sayıda sorunun çözümü için anason çayı kullanılmaktadır.
Anason çayının en bilindik faydalarından birisi ise emzirme döneminde sütü artırıyor olmasıdır. Bununla birlikte anasonun; adet dönemi ağrılarının, doğum sancılarının ve cinsel ilişki nedeniyle oluşan ağrıların giderilmesine yardımcı olduğu bilinmektedir. Anason sadece kadınlarla ilgili sorunların tedavisinde yardımcı olmakla kalmaz, erkeklerde andropoz dönemi semptomlarını azaltmakta da çok etkilidir. Ayrıca pek çok hastalık nöbetlerini tedavi etme; nikotin bağımlılığını azaltma, uykusuzluğu ve nefes darlığını engelleme gibi çok sayıda faydası bulunmaktadır. Hatta anasonun uyuz, sedef ve bit gibi cilt problemlerini giderdiği de bilinmektedir.
Anasonun tüm vücut sağlığına faydaları
  • Hastalık sebebiyle oluşan spazmların, krampların, öksürüğün, ağrının, ishalin, sinir krizlerinin ve havalenin önlenmesine yardımcı olur.
  • Kalsiyum, demir, bakır, potasyum, çinko ve magnezyum gibi mineraller açısından çok zengindir. İçeriğindeki potasyum; vücut sıvılarını kontrolünü sağlar, kalp ritmi ve kan basıncının dengede kalmasını sağlayan hücreleri güçlendirir.
  • İçinde bulunan bakır, hücre solunumda önemli rol oynayan hayati enzimler barındırmaktadır, özellikle de kırmızı kan hücrelerinin üretimi için çok önemlidir.
  • Anason yağı; vücudu uyuşturucu ve sakinleştirici bir özelliğe sahiptir, sara ve histerik nöbetlerde yaşanan dolaşım, solunum ve sinir sisteminin yanıt vermemesi gibi durumlarda sakinleştirici rol oynar. Bu bağlamda kişinin yaşadığı sinir krizlerini, kasılmaları ve şiddetli reaksiyonları yatıştırır.
  • İçerdiği antiseptik özellik sayesinde enfeksiyon ve mikrop kapmanın engellemesini sağlar, yaraların daha hızlı iyileşmesine yardım eder.
  • Vücutta kan dolaşımını hızlandırarak romatizma ve eklem iltihabı nedeniyle oluşan ağrıları hafifletir.
  • Sindirim sistemini destekleyici özelliğinden dolayı, ağır yemek sonrası oluşan hazımsızlığı ortadan kaldırır.
  • Ani sinir krizleri, stres, depresyon, aşırı sinirlilik gibi psikolojik sorunları yatıştırır.
  • Antibakteriyel ve antimikrobiyal özelliğiyle ağız temizliğine yardımcı olurken kötü koku ve ağız iltihabı gibi sorunlarla savaşır.
  • Kadınlar ve erkekler için libido arttırıcı özelliği vardır. Bu bağlamda adet ağrılarını azaltır, adet döngüsünü düzenler, kalp ve damar fonksiyonlarını güçlendirir, cinsel isteği arttırır ve cinsel güçsüzlüğü giderir.
  • Tüm hücreleri uyarıcı özelliği sayesinde tüm metabolizmayı uyarır, enzim ve hormonların salgılanmasını destekler. Bu bağlamda sinir sistemine etki ederek beynin uyanık ve daha aktif olmasına yardım eder.
  • Anason yağı şiddetli öksürük ve balgam sorununu gidermeye yardımcıdır. Öksürükten kaynaklanan göğüs ağırlığı rahatlatır. Göğüs ve boğazdaki tahrişi de gidererek nefes darlığı, bronşit, nefes tıkanıklığı gibi solunum sorunlarını tedavi eder.
  • Antiseptik özelliği dolayısıyla anason çayı içmek ağız sağlığı için oldukça yararlıdır. Anason çayını gargara olarak kullanmak da ağız içinin temiz ve ferah olmasını sağlar.
  • Anason çayı tüm sindirim organları için faydalıdır. Anason çayı tüketerek midede şişkinlik, bulantı ve kramp sorunlarını önlemek mümkün olur. Anason çayıyla birlikte vücuda alınan anason yağları iştah arttırırken sindirim sistemi fonksiyonlarına yardımcı olur.
Sade anason çayı tarifi
Malzemeler
2 su bardağı kaynamış su
1 çay kaşığı öğütülmüş ya da kıyılmış anason tohumu
Hazırlanışı
Kaynamış suyun içine anason tohumlarını atılır ve 5 – 7 dakika kadar demlenmeye bırakılır. Demlendikten sonra tadı biraz sert gelirse lezzet katmak için bal veya limon eklenebilir. Ilık haldeyken tüketilir.
Farklı bir tat için anason tohumları 1 fincan sıcak süt ile de demlenebilir. Sütle demlenmiş anason çayını gece uyumadan önce içmek daha kaliteli bir uyku çekmeye yardımcı olur. Özellikle de stresli, gergin bir günün ardından tarçın çubukları da eklenmiş sütlü anason çayı sinirleri yatıştıracaktır.
Anason çayı; anason tohumları ya da kurutulmuş anason yapraklarıyla da demlenebilir.
Zencefilli anason çayı tarifi
Malzemeler
1 su bardağı kaynamış su
1 çay kaşığı anason tohumu
Yarım çay kaşığı öğütülmüş zencefil
1 çay kaşığı limon suyu
1 çay kaşığı bal
Hazırlanışı
Tüm malzemeler kaynatılmış suyun içine katılır ve yine 5 – 7 dakika boyunca demlemeye bırakılır. Ardından bir süzgeçle süzerek bardağa dökülür ve ılık olarak tüketilir.
Zencefilli anason çayı özellikle mevsimsel solunum yolları hastalıklarının önlenmesinde çok etkilidir. Sonum ve sindirim sisteminin fonksiyonlarını destekler, güçlendirir.
Rezeneli anason çayı tarifi
Malzemeler
1 – 2 çay kaşığı rendelenmiş limon kabuğu
1 çay kaşığı anason tohumu
1 – 2 çay kaşığı rezene tohumu
2 su bardağı kaynamış su
Hazırlanışı
Tüm malzemeler kaynatılmış sıcak suyun içine katılır. 5 – 7 dakika kadar demlenmeye bırakıldıktan sonra çay süzülerek ılık olarak tüketilir.
Her derde deva olan, yaz, kış her mevsim tüketilmesi önerilen limon aslında tüm besinlerin, yemeklerin, çayların içine girdiğinde şifa kaynağı olur. Antimikrobiyal ve anti bakteriyel özellikte olan limon suyu ve limon kabuğu, anasonun soğuk algınlığı ve nezle gibi hastalıkları önleyici, giderici özelliğiyle bir araya geldiğinde tam bir antibiyotik görevi görür. Bir de bu karışıma rezene eklendiğinde hem akciğer temizliği hem solunum yollarının ferahlaması hem de sindirim sisteminin daha iyi çalışması için çok faydalı bir çay ortaya çıkar. Bununla birlikte anason, rezene ve limon anne sütünü artırıcı besinler olduğu için emzirme dönemindeki kadınlar için çok faydalı bir çay alternatifi ortaya çıkar.
Anason çayı tüketecek olanlara öneriler
  • Anason çayı çok faydalı etkileri olan doğal bir bitki çayıdır. Ancak yukarıda sayılan bu faydalarını alabilmek için kesinlikle tüketimde aşırıya kaçmamak günde 1, en fazla 2 bardaktan fazla tüketmemek gerekir. Aksi halde bazı istenmeyen durumlar, yan etkiler görülebilir.
  • Bazı kişilerin vücudunda anasona duyarlılık bulunmaktadır. Bu kişiler çok az bir miktarda anason tüketseler bile alerjik reaksiyonlar yaşayabilirler. Bu sebeple anason tüketmeden önce doktora danışmak ya da ilk önce çok küçük miktarda tüketip vücutta sıra dışı bir durum olup olmadığına bakmak gerekiyor.
  • Ağız yoluyla tüketilen anason, bazı kişilerde solunum ve sindirim siteminde alerjik reaksiyonlara yol açabiliyor. Bu reaksiyonlar genellikle mide bulantısı, kusma, ishal, kısa ve hırıltılı nefes alma şeklinde sıralanabilir. Anason tüketince bu sorunlardan birini ya da birkaçını yaşayan kişiler anason tüketimini hemen kesmeliler.
  • Anason güçlü etkilere sahip olan bir bitkidir. Bu sebeple östrojen ya da doğum kontrol hapı gibi herhangi bir hormon tedavisi sırasında anason tüketimi önerilmez. Bununla birlikte kanser tedavisi sırasında da anasonun ilaçların etkisini azaltacak etki göstereceği düşünülmektedir. Bu bakımdan kanser tedavisi görenlerin de anason tüketiminden kaçınmaları gerekir.
  • Özellikle rahimde miyom, endometriyoz, rahim, göğüs ve yumurtalık kanseri olan hastalar anason kullanmamalılar.
  • Anason çayı tüketiminin emzirme döneminde sütü artırıcı özelliği vardır. Ancak yine de anneler emzirme döneminde anason tüketmeden önce doktora danışmalılar.
  • Gebelikte anason tüketiminin ne kadar güvenli olduğuna dair çelişkili fikirler bulunmaktadır. Bu sebeple de gebelikte anason tüketiminden kaçınmak en doğrusu olacaktır.
  • Anasonun rahatlatıcı ve yatıştırıcı özelliği nedeniyle özellikle gaz problemi yaşayan bebeklere anason çayı içirilmesi önerilir. Ancak bunun için yarım çay kaşığı anason tohumu 2 su bardağı kaynamış suyun içinde 5 dakika bekletilip demlenmelidir. Bebek 6 aylıktan küçükse hazırlanan bu çaydan sadece 2 ya da 3 damla kadar içmelidir. Bebek 1 yaşını geçtiyse en fazla 1 çay kaşığı içirilebilir. Fakat yine bunun için de öncelikle bebek doktoruna danışılmalıdır.
  • 18 yaşından küçük olan kişilerin günde 1 bardaktan fazla anason çayı tüketmeleri önerilmez.

Hamilelikte Rezene Çayı İçilir mi?

Gebe kaldığınızı öğrendiğinizde, yiyip içtiklerinize dikkat etmeniz zorunlu hale gelir. Bir zamanlar sizin için güvenli olan gıdaları artık sakıncalı buluyor olabilirsiniz. Bu beslenme işi, bebeğinizi sağlıkla doğurmak için daha da önemli hale geliyor.
Gebelikte, dikkat edilmesi gereken en önemli şeylerden biri beslenmedir. Ve mutfaktaki otlar  ve benzeri basit bilindik gıdalar size çeşitli tedirginlikler ve rahatsızlıklar için rahatlama sağlar.
Rezene tohumları hamilelikte en çok kullanılan otlardan biridir, ayrıca bunlar sizin için kesinlikle güvenli ve etkilidir.
Rezene nedir?
İlk zamanlar Avrupa’da kök salan rezene, maydonoz ailesinin bir parçası olan bitkidir. Tüylü yapraklar ve sarı çiçeklerle donatılan bu bitki güzel bir aromaya sahiptir. Çıtır ve biraz tatlı bir tada sahip olan bu tohum, pişirirken eklendiğinde yemeye özel bir tat katar. Herkesin mutfağında özellikle Hindistan’da oldukça yaygın olan bu bitki, çeşitli sağlık sorunlarından kurtulmaya yardımcı olan mükemmel tıbbi özelliklere sahip olmasıyla bilinmektedir. Aynı zamanda mükemmel bir ağız temizleyicisi olmanın yanı sıra diş ağrısı ve çürük sorunlarına da yararlı bir çözüm olduğu kanıtlanmıştır.
Hamileler İçin Rezene Çayının Faydaları
  • Rezene çayının, gebeliğin en çok ilk üç ayı boyunca annenin yaşaması gereken en yaygın sorunlardan biri olan bulantı ve sabah bulantısı ile mücadelede son derece etkili olduğu bulunmuştur.
  • Rezene çayının, hamile kadınların çoğunluğunun muzdarip olduğu şişkinlik semptomlarından kurtulmanın oldukça etkili bir tedavisi olarak iş gördüğü kanıtlanmıştır.
  • Rezene tohumlarının, aç hissetmiyorsanız, iştahınızı geliştirmenize yardım ettiği biliniyor.
  • Ayrıca hamilelerin bu dönemde karşılaştıkları hazımsızlık semptomlarını düzeltmede oldukça etkili oldukları da bulunmuştur.
  • Hamilelik döneminde gaz ağrısı ve mide yanması görülmesi sıklaştığından, size bir süre rahatlama sunar.
  • Çeşitli laktasyon ve gebelik bozukluklarının tedavisinde faydalı oldukları bulunmuştur.
Hamilelikte Rezene Çayı İçmek Güvenli midir?
Rezene çayı alanında oldukça fazla çalışma yapılmıştır ve hamilelik sırasında rezene çayı içmenin yüksek miktarlarda tüketilmediği sürece genellikle zararlı olmadığı bulunmuştur. Rezene çayını, hamileyken kullandığınızda tetikleyebileceği yan etkilerin bazıları aşağıda verilmiştir:
  • Rezene çayının, kan pıhtılaşma özelliğini yavaşlattığı görülmüştür. Bu, herhangi bir kanama bozukluğu sorunu olan kişilerin, bu süre içerisinde rezene çayı kullanmasının oldukça riskli olmasını ve kanamaya meyilli olmasını sağlar.
  • Hassas ciltleri olan kadınlar, hamilelik döneminde rezene çayından uzak durmalıdır, çünkü rezene çayı içtiğinizde cildiniz daha kuru ve aşırı duyarlı hale gelir.
  • Rezene çayının, menstruasyon döngüsünü tetikleyebileceğini düşündüren adet söktürücü etkileri bulunduğu bulunmuştur; bu da, bu dönemde bir düşük yapmak için büyük bir tehdittir.
  • Hamileliğiniz sırasında aşırı miktarda rezene tüketilirse, hem sizin hem de bebeğiniz için istenmeyen yan etkileri tetikleyebilir.
Yukarıda belirtilenlerden bazıları, rezene çayını sınırlı miktarda tüketmenin iyi olacağı anlamına gelmektedir. Çünkü hamileyken fazla tüketim tehlikeli etkilere neden olabilir. Ve diğer yiyecekler gibi, yapabileceğiniz en iyi şey; rezene çayının bu aşamada, bu kritik dönemde istenmeyen sorunları çözmek için tamamen güvenli ve yararlı olup olmadığını doktorunuza sormak olacaktır. Doktorunuz rezene çayının sizin için güvenli olduğunu ve bir sorun teşkil etmeyeceğini söylerse, kendinizi gergin ve şişkin hissettiğinizde rezene çayı içmeye başlayabilirsiniz. Bununla birlikte, doktorunuzun önerdiği dozaja uyduğunuzdan ve aşırı dozlarda almadığınızdan emin olmalısınız.
Hamilelikte Rezene Çayı İçmek Uyumanıza Yardımcı Olabilir
Bir porsiyon sıcak rezene çayı, uzun bir günün ardından dinlenmenin ve rahatlamanın harika yoludur; ekstra sağlık desteği sağlar. Rezene, sindirim kaslarınızı da içeren kaslarınızı rahatlattığından, içtikten sonra yatağa daha rahat girebilirsiniz. Uykusuzluk tedavisinde kimyasal ilaçlar yerine rezene çayı kullanımı çok yaygındır.
Hamilelikte Rezene Çayı Anne Sütünü Artırır
Rezene çayı, yüzlerce yıldır anne sütüyle beslenen bebeklerde emzirme kalitesini ve yoğunluğunu artıracak bir madde olarak kullanılmıştır. Bazı kaynaklar, rezene çayının yararlarının bunun durum için kesinlikle kanıtlanmadığını savunuyor. Ancak, deneyim ile ilgili kanıtlar ve hatta bazı tıbbi literatür kaynakları, rezene çayının anne sütünü artırmaya fayda sağlayabileceğini kabul eder.
Hamilelerin Rezene Çayı İçmesi Sindirime Yararlıdır
Özellikle hamileliğin 3. aylarından itibaren midenizde sorunlar oluşur, gaz sorunları yaşarsınız veya kabızlık sorunları çekersiniz. Tüm bu sindirim sorunlarından kurtulmak için kendinize bir bardak rezene çayı hazırlamak isteyebilirsiniz. Çayın sıcak olması sindiriminizi rahatlatabilir ve rezenenin kendisinin de sindirim konularında yardım ettiği bilinir.
Hamilelikte Rezene Çayı Tüketmek Enfeksiyonlarla Mücadeleye Yardımcı Olabilir
Rezene çayı, çok sayıda araştırmaya göre kanıtlanmış, antimikrobiyal ve antiviral bir ajandır. Özellikle hamileyken ilaç kullanımınız kısıtlanacağı için soğuk algınlığı veya grip olduğunuzda bebeğiniz de kötü etkilenecektir. Biraz soğuk algınlığı kaptığınızı hissettiğinizde, bir bardak rezene çayını içmek, vücudunuzun bağışıklık sisteminize saldıran patojenlere karşı savaşmasına yardımcı olabilir. Ayrıca genel sağlık durumunu da iyileştirir ve mikroplardan korunmanıza yardımcı olur.

22 Mart 2019 Cuma

Dağ Çayı: Anksiyete ve Depresyon Belirtilerini Azaltır

Dağ çayı Sideritis türündeki bitki yapraklarından yapılır. Bir bitki çayı olan dağ çayı sağlık yararları için uzun yıllar kullanılmıştır. Bazen “ironwart” olarak da bilinen çay, günümüzde de Akdeniz’de taze hasat edilmiş otlardan yapılır. Kurutulmuş dağ çayı, sağlıklı gıda mağazalarında veya aktarlarda bulunabilir. Sindirim sisteminin sağlığına yardımcı olabilir ve doğal antioksidanlar içerir.

Flavonoidler ve Antioksidanlarla Doludur
2011’de, Journal of Ethnopharmacology Dergisi, Sideritis cinsinde bulunan tüm bitkilerin flavonoid içeriği üzerine bir araştırma yayımladı. Araştırmacılar, 150’den fazla çeşit türün mevcut olmasına rağmen, tüm Sideritis tür bitkilerinin anti-mikrobik, anti-inflamatuvar, antioksidan ve anti-spazmodik özelliklere sahip olduğunu keşfettiler. Flavonoidler de dahil olmak üzere birtakım doğal antioksidanlar bakımından zengindi ve hemen hemen tüm türlerde uçucu yağlar barındırıyordu.

Kan Basıncını Düşürür
Journal of Physiology and Pharmacology Dergisi’nin 2012 yayınında yayınladığı çalışmada, Sideritis türünden elde edilen özütlerin; kan damarlarının rahatlamasına yardımcı olurken kan basıncının düşmesine de yardımcı olduğunu buldular. Hayvan çalışması arteryal kan basıncını ölçmüş ve bir doz Sideritis özütünün kan damarı genişlemesine yol açtığını ve bunun da kan basıncını düşürmeye ve kalp kasında stresin azalmasına yardımcı olduğunu bulmuştur. Çalışmalar, kalp sağlığı yararları için Sideritis kullanımını desteklemesine reğmen, dağ çayının kardiyovasküler koşullar için bir tedavi olarak kabul edilmesinden önce daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Sindirim Sistemini Korur
2012’de Planta Medica, dağ çayının gastrointestinal sağlık ve rahatsızlıklar üzerindeki etkileri üzerine bir hayvan araştırması yayınladı. Araştırmacılar, dağ çayının oral yoldan alınmasının gastrointestinal sistemde daha az iltihaba yol açtığını ve bunun muhtemelen bitkide doğal olarak bulunan fenollerin ve antioksidanların varlığından kaynaklandığını keşfetti. Araştırmacılar, ek olarak kullanılmasının, uzun vadede, dağ çayının koruyucu özelliklerini gösteren düşük iltihaplanma ve toksisiteye yol açtığını buldu. Sonuçlar umut vaat ederken, dağ çayının gastrointestinal komplikasyonlar için bitkisel bir tedavi olarak kullanılması için daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.

Anksiyete ve Depresyon Belirtilerini Azaltır
Hipokrat, dağ çayını yudumlarken kaygı ve depresyon üzerinde olumlu bir etki yarattığını ve yine bilimsel bir araştırma bunun gerçek olduğunu belirtti. Nisan 2015’te gözden geçirilen Molecules Gazetesi’nde yayınlanan bir makalede, dağ çayında bulunan dört flavonoidin insan beyninde HMO’nun inhibisyonu üzerinde etkili olduğu gösterilmiştir.

Beyindeki yüksek HMO seviyeleri, anksiyete, depresyon, Alzheimer ve Parkinson Hastalığı gibi çeşitli durumlarla ilişkilidir. Başka bir deyişle, dağ çayının düzenli olarak tüketilmesi, yaşlanmaya bağlı zihinsel hastalıkları önlemeye yardımcı olurken aynı zamanda herhangi bir yaşa özgü veya duygudurum bozukluğu olmayan diğer kişilere yardımcı olabilir. Endişe veya depresyondan şikayetçiyseniz, düzenli olarak tüketilen bu çay sizin için faydalı etkilere sahip olabilir.

Libidoyu Artırabilir
Daha eski kaynaklarda dağ çayının düzenli tüketiminin libido üzerinde de olumlu etkileri olabileceğini gösteren bazı referanslar vardır. Bu alandaki bilimsel araştırmalar çok az olsa da, bazı anekdot kanıtların doğru olabilmesi tamamen mümkündür.

Her ikisi de; cinsel sağlık dahil genel sağlık için gerekli olan potasyum ve çinko içeriği yüksek olduğundan, bu içeceği içmek mineral dengesine yardımcı olabilir. Buna ek olarak, antianksiyete ve antidepresan nitelikleri ile düzenli tüketim iktidarsızlığa yardımcı olabilir ve aslında bu durum depresyondayken veya endişeli olduğunuzda daha da zorlaşır.

Dağ Çayının Diğer Sağlık Faydaları
Büyük bir filozof ve modern tıbbın babası olan Hipokrat, dağ çayının bağışıklık ve solunum sistemi üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle övgüde bulunmuştur. Ve binlerce yıldır Yunanlılar, soğuk algınlığı, solunum problemleri, sindirim, bağışıklık sistemi ve kaygı üzerine olumlu bir etki yaratması gibi sağlık yararları nedeniyle bu çayı içiyorlar. Daha yakın zamanlarda, modern bilim, dağ çayının sağlığa olan faydalarını daha iyi anlamak için araştırmaya başladı. Ve ortaya çıkan çalışmaların bir kısmı, osteoporoz, Alzheimer ve hatta kanserin önlenmesinde ve soğuk algınlığı, ateş, solunum problemleri, sindirim problemleri ve kaygı gibi sayısız farklı rahatsızlıkta olumlu etki yarattığını gösteriyor.

Brunswick Labs’ın önde gelen bir biyo-analitik test laboratuvarı tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırma raporunda, antioksidan, oksidatif stres azaltıcı, antimikrobiyal, antieinflamatuvar ve gastro koruyucu etkinlikler gibi bir dizi biyolojik etki kaydedildi. Bu raporun referans aldığı bir çalışma, dağ çayının, hücresel antioksidan savunmaları uyarmada ve oksidatif stresin önlenmesinde oldukça saygıdeğer yeşil çay kadar güçlü olduğunu gösterdi.

Bir Alman üniversitesince yapılan Alzheimer çalışması, dağ çayı özütünün hafıza yeteneklerini, tedavi edilmemiş farelerin ve bir Gingko biloba özütü ile muamele edilen kontrol gruplarına karşı önemli ölçüde geliştiğini ortaya koydu.

Dağ çayının sağlığa olan faydaları, zengin fitobesin içeriğine atfedilebilir. Fitobesin maddeleri bitkilerde bulunan, hastalık gibi durumlardan koruyan organik bileşiklerdir. Ve fitobesin maddelerinin, sağlığımızın optimize edilmesinde ve yaşla ilişkili hastalıklardan korunmamızda önemli bir rol oynadığına inanılıyor. Diyetimize çok çeşitli bitkiler eklemenin önemli nedenlerinden biri de budur. Dağ çayı gibi belirli bitki çayları, günlük fitobesin alımımıza destek sağlayabilir. Dağ çayı, önemli miktarda antioksidan içeren, polifenoller ve flavonoidler olmak üzere iki önemli bitki besleyici sınıfının güçlü bir kaynağıdır. Dağ çayında bulunan diğer önemli fitobesin maddeleri arasında kafeik asit (kafein ile karıştırılmamalıdır), luteolin, quercetin ve apignen bulunur.

Ginseng Çayı: Stresi Azaltır ve Enerji Verir

Ginseng, dünyadaki en popüler bitkisel ilaçlardan biridir ve yüzyıllar boyunca Asya ve Kuzey Amerika’da kullanılmıştır.

Yerli Amerikalılar, ginseng köklerini uyarıcı ve baş ağrısı tedavisi olarak kullandı, ayrıca infertilite, ateş ve hazımsızlık için de kullanılıyor. Bugün, sadece 6 milyon Amerikalı ginsengi düzenli olarak kullanmaktadır.

Ginseng, düşünce, konsantrasyon, hafıza ve fiziksel dayanıklılığı artırmak için kullanılır. Aynı zamanda depresyon, kaygı ve kronik yorgunluğa yardımcı olabilir. Bağışıklık sistemini artırdığı, enfeksiyonlarla mücadele ettiği ve erektil disfonksiyonu olan erkeklere yardım ettiği de biliniyor.

Ginseng Nedir?
Ginsengin 11 türü vardır, bunların hepsi Araliaceae ailesinin Panax cinsine aittir. Panax botanik adı Yunancada “tam şifa” anlamına gelir. “Ginseng” ismi hem Amerikan ginsengi (Panax quinquefolius) hem de Asya veya Kore ginsengi (Panax ginseng) anlamına gelir. Gerçek ginseng bitkisi Panax cinsine aittir, bu nedenle Sibirya ginsengi gibi diğer türlerin ayırıcı olarak farklı işlevleri vardır.

Panax türlerinin benzersiz ve yararlı bileşiklerine ginsenosit deniyor ve şu anda tıbbi kullanım potansiyellerini araştırmak için klinik araştırma yapıyorlar. Hem Asya hem Amerikan ginsengi ginsenositler içerir, ancak farklı türleri farklı miktarlarda içeriyor. Araştırmalar çeşitlilik göstermektedir ve bazı uzmanlar henüz ginsengin tıbbi özelliklerini belirtecek yeterli veri olduğuna ikna olmamıştır, ancak yüzyıllar boyunca insanlar faydalı bileşiklerine ve sonuçlarına inanmıştı.

Ginseng ve Ginseng Çayı Besin İçeriği
Amerikan ginsenginin, vahşi doğada nesli tükenmek üzere, bu yüzden hasattan korumak için çiftliklerde yetiştiriliyor. Amerikan ginsengi bitkisinin kök etrafında dairesel bir şekilde büyüyen yaprakları vardır. Çiçekler sarı ve yeşil şemsiye şeklindedir. Bitkinin merkezinde büyürler ve kırmızı meyveler üretirler. Ginseng büyüdükçe daha değerlidir ve daha pahalıdır, çünkü ginsengin faydaları yaşlı köklerde daha fazla bulunur. Ginseng, tetrasiklik triterpenoid saponinler (ginsenositler), poliasetilenler, polifenolik bileşikler ve asidik polisakkaritler de dahil olmak üzere çeşitli farmakolojik bileşenler içerir.

Stresi Azaltır ve Enerji Verir
İngiltere Beyin Performansı ve Beslenme Araştırma Merkezi’nde yapılan kontrollü bir çalışmada, üç çeşit ginseng ve plasebo tedavisi verilen 30 gönüllü ile bir çalışma yapıldı. Çalışma, ginsengin ruh durumu ve zihinsel işlevini geliştirme kabiliyeti hakkında veri toplamak için yapıldı. Sekiz gün boyunca 200 miligram alınan ginsengin, ruh halindeki düşüşü yavaşlattığı ancak katılımcıların zihinsel aritmetiğe tepkilerini de yavaşlattığı bulundu. 400 miligramlık doz ile sekiz günlük tedavinin zihinsel aritmetikte gelişme sağladığı görüldü.

Merkezi İlaç Araştırma Enstitüsü’nde Farmakoloji Bölümü’nde yapılan bir başka araştırma Panax ginseng çayının kronik stresli sıçanlar üzerindeki etkilerini test etti ve “önemli anti-stres özelliklerine sahip olduğu ve stres kaynaklı bozuklukların tedavisinde kullanılabileceği” bulundu. Ginseng çayı içerek kronik stresi azaltabilir ve adrenal yorgunluğu atlatabilirsiniz. Ayrıca ginseng çayı mükemmel ülser tedavisi olarak kullanılabilir.

Beyin Fonksiyonunu İyileştirir
Ginseng çayı beyin hücrelerini uyarır ve konsantrasyon ve bilişsel etkinlikleri geliştirir. Kanıtlar Panax ginseng kökünü 12 hafta boyunca günlük olarak almanın Alzheimer hastalığı olan insanlarda zihinsel performansı artırabildiğini gösteriyor. Güney Kore’deki Klinik Araştırma Enstitüsü’nde Nöroloji Bölümü’nde yapılan bir çalışmada ginsengin Alzheimer hastalığının bilişsel performans üzerindeki etkinliği araştırıldı. Ginseng tedavisinden sonra katılımcılar iyileşme gösterdi ve bu iyileşme üç ay boyunca devam etti. Ginseng tedavisini bıraktıktan sonra, iyileşmeler kontrol grubu seviyelerine geriledi.

Bu, ginsengin ve düzenli ginseng çayı içmenin Alzheimer hastalığının doğal tedavisi olarak çalıştığını göstermektedir. Bu konuda daha fazla araştırma yapmak gerekse de, bir ön çalışma Amerikan ginsengi ve ginkgo biloba kombinasyonunun doğal olarak Dikkat eksikliği ve hiperaktif bozukluğun giderilmesine yardımcı olduğunu bulmuştur.

Antienflamatuvar Özellikleri Barındırıyor
Kore’de yapılan ilginç bir araştırma, kırmızı ginsengin ileri kanser için kemoterapi veya kök hücre transplantasyonundan sonraki çocuklar üzerinde yararlı etkilerini ölçtü. Çalışma, bir yıl boyunca her gün 60 miligram kırmızı ginseng alan 19 hastayı inceledi. 6 ayda bir kere kan örnekleri toplandı ve tedavinin bir sonucu olarak beyine sinyal gönderen ve hücre büyümesini düzenleyen sitokinler veya küçük proteinler hızla azaldı, bu da kontrol grubundan daha iyi bir farklılıktır. Bu çalışma kırmızı ginsengin kemoterapiden sonra kanserli çocuklarda inflamatuvar sitokinlerin stabilize edici etkisine sahip olduğunu düşündürmektedir.

Sıçanlar üzerinde yapılan Amerikan Çin Tıbbı Dergisi’nde yayınlanan bir 2011 araştırması da kırmızı ginsengin inflamatuvar sitokinler üzerindeki etkisini ölçtü. Sıçanlara 7 gün boyunca 100 miligram kırmızı ginseng özü verdikten sonra, ginseng iltihaplanmanın derecesini önemli ölçüde azalttı ve daha önce beyinde meydana gelen hasarı düzeltmeye başladı.

Bir başka hayvan çalışması, ginseng çayının antienflamatuvar yararlarını ölçtü. Kırmızı ginseng, alerjik rinitli (genellikle çocuklarda ve erişkinlerde görülen yaygın bir üst solunum yolu inflamatuar hastalığı olan) 40 farede anti-alerjik özellikleri için test edildi. En sık görülen alerjik rinit belirtileri; tıkanıklık, burun kaşıntısı ve hapşırıktır. Araştırmanın sonunda kırmızı ginseng, farelerde burnun alerjik iltihap reaksiyonunu azalttı.

Kilo Vermenize Yardım Eder
Bir diğer şaşırtıcı ginseng yararı, doğal bir iştah bastırıcı olarak çalışabilme yeteneğidir. Ayrıca metabolizmanızı hızlandırıyor ve vücudun daha hızlı bir oranda yağ yakmasına yardımcı oluyor. Chicago’daki Bitkisel Tıp Araştırmaları için Tang Merkezi’nde yapılan bir araştırma, Panax ginsengin yetişkin farelerde anti-diyabetik ve anti-obezite etkilerini ölçtü. Farelere 12 gün süreyle vücut ağırlığına bakılarak kilogramı başına 150 miligram ginseng özütü enjekte edildi. Beşinci günde, ginseng kullanan farelerin açlık kan şekeri seviyeleri önemli derecede daha düşüktü. 12. günden sonra, farelerde glikoz toleransı artmış ve toplam kan şekeri seviyeleri yüzde 53 oranında azalmıştır.

2009’da yapılan benzer bir araştırma, Panax ginsengin farelerde obezite ve ilgili metabolik sendromların ginseng ile olan iyileştirilmesinin hayati bir rol oynadığını ortaya koydu.

Tarçın Çayı: Enfeksiyonlarla ve virüslerle savaşır

Tarçın, binlerce yıldır dünya çapında tıbbi olarak kullanılan güçlü bir baharattır. Yaygın sağlık faydaları nedeniyle, birçok tatlı ve tariflerde kullanım kolaylığı söz konusuyken, hala birçok kültürde günlük olarak kullanılmaktadır. Araştırmacılar, dünyanın en popüler otlarından ve tıbbi baharatlarından olan tarçın, aslında koruyucu antioksidan düzeyleri açısından birinci sırada yer alıyor!

Tarçın benzersiz kokusu, rengi ve lezzeti, yetiştiği ağacın yağlı bölümünden kaynaklanmaktadır. Tarçın sağlık faydaları Cinnamomum verum ağacının kabuğundan gelir. Cinnamomum verum ağacı aynı zamanda Cinnamomum zeylanicum olarak da adlandırılabilir. Bu bilimsel terimler sadece tarçının ağacını ifade eder. Bu kabuk, sinnamaldehit, sinnamik asit ve sinnamat gibi pek çok sağlık teşvik edici özellikten sorumlu birkaç özel bileşik içeriyor.

Araştırmacılar, tarçın yararlarının, saf fenolik bileşikler, flavonoidler ve antioksidanlar izole edildiğinde, çubuk tarçın, tarçın öz yağı, toz tarçın veya tarçın özütü şeklinde elde edilebileceği sonucuna varmışlardır. Bu bileşikler, tarçını; antioksidan, antienflamatuvar, antidiyabetik, antimikrobik, bağışıklık artırıcı ve potansiyel kanser ve kalp hastalığı koruma yetenekleri vererek, yeryüzündeki en iyi baharatlardan biri yapmaktadır.

Tarçının antioksidan yetenekleri tarçın çayının diyetinize özellikle yararlı olmasını sağlar. Günlük yarım çay kaşığı tarçın eklediğiniz çay; kan şekeri seviyelerini düşürür, sindirim ve bağışıklık sistemini olumlu etkileyebilir. Bununla birlikte, daha güçlü dozlarda alındığında kalp hastalığı riskini azaltmak ve diyabet, kanser ve nörodejeneratif hastalıkların riskini azaltmak için son derece yararlıdır.

Tarçın Çayı Antioksidan Kaynağıdır
Tarçın, serbest radikal hasarını azaltan ve yaşlanmayı yavaşlatan çeşitli koruyucu antioksidanlar ile doludur. Aslında, araştırmacılar günümüze kadar tarçınla ilgili 41 farklı koruyucu bileşik buldular.

Farklı gıdalardaki antioksidan konsantrasyonunun ölçülmesinde kullanılan ORAC ölçeğine göre tarçın tüm gıdaların, baharatların ve bitkilerin içinde dünya genelinde 7. sırada yer alıyor. Ve 26 baharatın antioksidan aktivitesini karşılaştıran bir araştırmada tarçın; sarımsak, kekik, biberiye ve kekik dahil olmak üzere diğer güçlü otlar ve baharatlara kıyasla antioksidanlardan bakımından daha yüksek olduğunu kanıtladı ve galibiyeti aldı.

Tarçın çayının sağlığa olan faydaları, polifenoller, fenolik asit ve flavonoidler olarak adlandırılan antioksidan tipi içeriğine atfedilir. Bu antioksidanlar, çilek, kırmızı şarap ve bitter çikolata da dahil olmak üzere diğer süper besinlerde bulunanlara benzer antioksidanlardır. Bu bileşikler vücudun oksidatif stresiyle mücadele etmek için çalışırlar. Oksidatif stresi kontrol edilmezse, özellikle yaşlandıkça hastalık oluşumuna neden olabilir.

Tarçın çayı içerisinde bulunan farklı antioksidanlar, çok sayıda belirtiyi ve hastalığı azaltmaya yardımcı olur, çünkü bu antioksidanlar serbest radikal süpürücüdür. Tarçın çayının sağlığa olan faydaları, kandaki nitrik oksit oluşumunu sınırlama yeteneği ve hem beyin bozuklukları, kanser, kalp rahatsızlığı ve hem de akciğer hastalığına örnek verebilen lipid (yağ) peroksidasyonu gibi çeşitli oksidatif stres biçimlerini azaltma kabiliyetini içerir.

Tip 2 Diyabetle Mücadele Eder
The Diabetes Action Research and Education Vakfı, tarçının diyabetiklerde kan şekeri kontrolü üzerindeki etkilerini belirlemek için incelenen çok sayıda çalışmayı gözden geçirmiştir. Klinik araştırma bulguları, büyük olasılıkla insülin duyarlılığındaki ufak değişikliklerden dolayı şeker hastalarının kan şekerinde tarçın etkisinin mütevazı olabileceğini düşündürmektedir.

Diabetes Care Aralık 2003 sayısında yayınlanan bir çalışma, tip 2 diyabetli 60 kişiyi inceledi. Araştırmacılar, katılımcıları altı gruba ayırdı. Araştırmacılar günlük olarak birinci, ikinci ve üçüncü gruba 1, 3 veya 6 gram tarçın verdi. Araştırmacılar dördüncü, beşinci ve altıncı gruplara plasebo verdi. Tarçın 40 gün sonra ilk üç tarçın grubunda kan şekeri düzeylerini yüzde 18 ile 29 oranında azalttı. Araştırmacılar, plasebo alan gruplarda önemli bir değişiklik görmediler.

Beyin Fonksiyonunu Korumaya Yardımcı Olur
Araştırmalar aynı zamanda koruyucu antioksidan özelliklerinden dolayı tarçının ve tarçın çayının, beynin Parkinson ve Alzheimer hastalıkları gibi nörolojik bozukluklara karşı kendini savunmasına yardımcı olabileceğini gösteriyor.

Beynin bilişsel işlevini ve beyin sağlığını korumak için tek yönlü yöntemi, beyin hücrelerini mutasyona karşı koruyan ve hasar gören nörokoruyucu proteinleri aktive etmektir. Bu, hücrenin kesintisiz dönüşümünü ve yıkımını durdurarak oksidatif stresin olumsuz etkilerini daha da azaltır.

Tarçın çayı, vücutta ve beyinde yaşlanmanın etkilerini azaltan fazla oranda antioksidan ve antienflamatuar bileşikler içerdiğinden, gelecekte yaşlanma ile ilişkili nörodejeneratif hastalıklar için olası bir doğal iyileştirici tedavi veya önlem olarak kullanılabileceğini düşünebiliriz.

Enfeksiyonlarla ve Virüslerle Savaşır
Tarçın çayı, vücudun savunması söz konusu olduğunda, çok yararlıdır. Tarçın doğal antimikrobik, antibiyotik, antifungal ve antiviral bir ajandır. Tarçın çayının bağışıklık kazandırma yetenekleri tarçın öz yağlarından ileri gelmektedir.

Tarçın çayı, doğal olarak zararlı enfeksiyon ve virüslerle mücadeleye yardımcı olmak için birçok kültürde kullanılır. Tarçın yağı içeren çay, ayrıca çeşitli bakterilere karşı koruyucu özelliklere sahiptir ve bu da sindirim sisteminde, cilt yüzeyinde negatif belirtilere neden olan durumları azaltabilir ve soğuk algınlığı veya gribi önleyebilir.

Diş Sağlığını Korur ve Kötü Nefes Kokusunu Giderir
Çalışmalarda, tarçın çayının ağız mikroflorasında yaşayan, ağız kokusu, diş çürüğü veya ağız enfeksiyonlarına neden olabilecek bakterilere karşı koruyucu olduğu gösterildi. Tarçın çayının içinde de bulunan tarçın yağının, test edilen diğer bitki özlerinden daha güçlü olduğu gösterilmiştir ve doğal antibakteriyel gargara olarak ağız bakterileri ile mücadele etmek için kullanılabilir.

Tarçının, sakızlarında doğal bir lezzetlendirici madde olarak nane yerine de kullanılabilmesinin sebebi antibakteriyel özelliğidir. Ağız bakterilerini ortadan kaldırdığı için, tarçın vücuda herhangi bir kimyasal madde sokmadan, doğal yollarla kötü kokuyu bitirme yeteneğine sahiptir. Bu sebeple tarçın çayı geleneksel olarak diş ağrısı, diş problemleri ve ağız yaraları tedavisinde kullanılmaktadır.

Tarçın öz yağı, bazı güzellik ürünlerinde, şampuanlarda ve parfümlerde, hoş kokusu ve enfeksiyonla mücadeleye yardımcı olabilecek içeriği için de kullanılır.

Candida Mantarını Önleyebilir veya Tedavi Edebilir
Bazı çalışmalar, tarçın çayının güçlü antifungal özelliklerinin Candida büyümesini sindirim sisteminde durdurmada veya iyileştirmede etkili olabileceği sonucuna varmıştır. Tarçının, çoklu sindirim ve otoimmün semptomlara neden olabilen tehlikeli Candida albicans mantarı miktarlarını azalttığı gösterilmiştir. Ayrıca, tarçın çayının bir başka sağlık yararı, kan şekeri seviyelerini kontrol etmeye yardımcı olması ve sindirim sisteminde fazla şeker bulunmasının candida riskini artırabilecek olmasıdır.

Araştırmacılara göre, hastalara tarçın çayı, tarçın özütü veya tarçın öz yağı verildiğinde, maya düzeylerinde iyileşme ve belirtilerde azalma görüldü. Tarçın çayı, bağışıklık sağlığını artırarak ve iltihaplanma ile savaşarak candida mantarıyla doğal olarak mücadele etmeye yardımcı olur.

Alerijileri Azaltır
Araştırmalar, alerjisi olan kişilerin tarçın bileşiklerinin yararları sayesinde rahatlama bulabileceği sonucuna varmıştır. Araştırmalar henüz insanlarda yapılmamasına rağmen, tarçının ve tarçın çayının iltihaplanmayı azalttığı ve hayvan bedenindeki histamin reaksiyonlarını savuşturduğu için ortak alerji semptomlarıyla mücadelede yardımcı olduğu gösterildi. Bu nedenle astım ataklarının belirtilerini azaltmaya yardımcı olabileceğine inanılıyor.

Çay olarak tarçın; bağışıklık kazandırma yeteneklerine sahip olabilir ve ortak allerjen gıdalar tüketildikten sonra gerçekleşen besin emilimi sırasında oluşabilecek otoimmün reaksiyonlarını azaltmak için son derece faydalıdır.

Kolesterolü Dengeler
Eylül 2013 tarihli Annals of Family Medicine sayısında yayınlanan bir araştırma çalışmasında tarçın günde 120miligram ila 6 gram arasında bir dozda tüketildiğinde toplam kolesterol, LDL kolesterol ve trigliserid düzeylerinde azalmaya yardımcı olmuştur. Buna bağlı olarak yüksek düzeylerde tarçın ve tarçın çayı; iyi kolesterolü destekler.