27 Mart 2020 Cuma

Çocuklar için rengârenk bir sezon

Bu sezon çocuklar için ne moda?



Bu sezon çocuklar için ne moda?
Bugün bayram, hem de en güzelinden... 1979'dan beri dünyada resmi olarak kutlanan tek çocuk bayramı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. Bu özel günde, çocuk modasını mercek altına aldık. Anne ve babalarına taş çıkartacak çocuklar yeni sezonda, hayli renkli kıyafetleriyle öne çıkacak. İşte tüm detaylarıyla çocuk modası...
 
Trendy ve şık kızlar
 
Grafik desenleri
Yeni sezon koleksiyonlarında kız çocuklar için grafik desenler dikkat çekiyor. Çizgiler, zikzak desenler, puantiyeler, renk blokları koleksiyonları süslüyor. Özellikle canlı renklerin hâkimiyetiyle cıvıl cıvıl tasarımlar ortaya çıkıyor.
 
Doğadan ilham
Kız çocukları için hazırlanan koleksiyonların ilham kaynağı doğa. Farklı formlarıyla yapraklar, rengarenk çiçekler kıyafetleri süslüyor. Kimi tasarımlarda üç boyutlu çiçek motifleri genç kızları daha da güzelleştiriyor. Bu trend ile kızlar hem doğaya olan duyarlılıklarını gözler önüne serecek hem de doğanın bir parçası olacaklar.
 
Deniz altına yolculuk
Koleksiyonlarda öne çıkan deniz, denizaltı, denizde yaşayan canlıların motif ve desenleri yaza özlemimizi daha da artırıyor. Bu tasarımlarda mavi ve tonları dikkat çekiyor. Denizatı, mercanlar, denizanası ve tüm balık çeşitleri kıyafetleri süsleyen desenlerden... Deniz yıldızlı bir tişört, mercan desenli bir elbise ya da balık desenleriyle süslü bir etek; seçim sizin!
 
 
Lüks esintiler
Tüller, fırfırlar, aplikeler... Her kız çocuğunun sevdiği tülden kat kat etekler, altın ve metalik baskılı bluzlar, kıyafetleri süsleyen tüylerle çocuklar kendini prenses gibi hissedecek. Rengarenk kabarık etekler, fiyonklu elbiseler miniklerin yaz şıklığını yansıtan ana parçalardan olacak.
 
Fırfırlar
Koleksiyonlarda fırfır detaylar dikkat çekiyor. Sadece eteklerde değil gömleklerde de fırfır kıyafetleri daha da eğlenceli ve hareketli yapıyor. Fırfırlı gömlekler, minik kızların etek ve şortlarına çok yakışacak.
 
Spor ve cool erkekler
 
Grafik desenler
Kız çocukların koleksiyonlarında dikkat çeken grafik desenleri erkek çocukların tasarımlarında da ön planda. Çizgiler, ekoseler, küçük-büyük baskılarla süslü desenler kıyafetleri canlandırıyor.
 
Deniz zamanı
Yaz demek deniz demek... Tasarımcılar da buradan ilhamla hazırladıkları koleksiyonlarda mavinin tüm tonlarını kullanıyor. Grafik desenlerin üzerinde bile denizi çağrıştıran figürler yer alıyor. Demek ki yeni sezonda küçük beylere balık figürleri eşlik edecek.
 
 
Yolculuk var
Erkek çocuklar için hazırlanan koleksiyonlarda ilham kaynağı seyahatler. Harita desenleri, ülke ve şehirlerin pulları kıyafetlerde sıkça kullanılan baskılar... Kapüşonlu tişörtler, kargo cepli şortlar ya da kanvas pantolonlarınızı giyip sırt çantanızı da aldınız mı siz de seyahate hazırsınız!
 
Tropik esinti
Hawai havasını yaşayacak olan genç erkekler, iri çiçekler, palmiye yaprakları ya da tropik kuş desenlerinden birini seçebilir. Renkli ve eğlenceli bir yaza hazırlanmanın yolu bu desenlerden geçiyor.
 
Canlı renkler
Küçük beyler yaz akşamlarında, renkli kanvas pantolonlar, şortlar ve polo yaka tişörtlerle cool bir tarz sergiliyor. Rahatlıklarından ödün vermeyen erkek çocukları rengarenk eşofmanlarla hem trendy olacak hem de oyun oynarken rahat hareket edebilecekler. Paçası kıvrık pantolonlar sadece yetişkinlerin değil küçük beylerin de favorisi!
 
Mesajınız var!
Mesaj yazılı tişörtler bu sezon çok moda. Mesajınızı seçerken dikkat etmekte fayda var! Özellikle siyah ya da beyaz üzerine yazı baskılı tişörtler ile küçük beyler cool'luklarını ilan edecek.
 
Haber: Esra Çoruh



4d12aa8e299943288995eb4b58201b1e

Victoria Beckham 2019-20 Sonbahar/Kış

Victoria Beckham 2019-20 Sonbahar/Kış defilesi Londra Moda Haftası kapsamında sunuldu. İşte defileden en beğenilen parçalar...






























ea612aadbfb94025ab5d0878466381ad

26 Mart 2020 Perşembe

92ffc3e99c1b4b0fa4efd7ecf62d4fc2

Sperm kalitesini arttıran besinler

Vücut sağlığı için doğru gıdalar ile beslenilmesi gerekiyor. Bu noktada sperm kalitesi büyük önem taşıyor. Peki, sperm kalitesini arttırmak için neler yapılmalı? İşte sperm kalitesini arttıran besinler...

Muz

Muzun içerisinde bulunan nadir bir enzim seks hormonlarını düzenler. Ayrıca B1, A ve C vitamini ihtiva ettiği için vücudun sperm üretmesini destekler.

Kuşkonmaz

Bu ufak yeşil sebze bol miktarda C vitamini içerir. C vitamini spermlerin oksitlenmesini engeller ve testislerdeki hücreleri korur. Ayrıca C vitamini serbest radikalleri engellediğinden vücudunuz hastalıklarla uğraşmak yerine sperm üretimine odaklanabilir.

Turunçgiller

Vitaminler genellikle spermin genetik materyali üzerinde etki yapar. Turunçgillerde yaygın olarak bulunan C vitamini, oksidatif stresi azaltmanın yanı sıra genetik materyalin gelişiminde katkı sağlar.

Ceviz

Cevizin içerisindeki arganin maddesi sperm üretimini destekler ve semen hacmini de artırır. Ayrıca Omega-3 deposu olan bu yiyecek penise kan akışını da hızlandırır.

Bitter çikolata

Bitter çikolatanın sperm sayısını 2 katına çıkaran bir aminoasit içerdiği bilinmektedir. Her gün düzenli olarak az miktarda siyah çikolata yiyen erkeklerin daha güçlü orgazm yaşadığı da öne sürülmektedir.

Domates

E vitamini spermleri oksidatif stresten koruyarak hızını artırmanın yanında yumurta içerisine girme oranını yükseltici etki gösterir. E vitamini, domates, fındık, patates ve balık yağında yaygın olarak bulunmaktadır.

Kırmızı et

Bol miktarda çinko içeren kırmızı et bu sayede spermlerin dayanıklılığını artırır.

İstiridye

İstiridyenin afrodizyak etkisi olduğu bilinmektedir. Çinko deposu bu deniz canlısı aynı zamanda sperm sayısını da arttırır. İstiridyenin sperm üretimini arttırırken spermdeki hasarı tedavi ettiği de bilinmektedir.

Keçiboynuzu

Keçiboynuzu, sperm yumurta etkileşimi sağlayan enzimlerin aktivitesini artıran vitaminler ve çinko içerir. Çinko önemli antioksidan maddelerden bir tanesidir.

Sarımsak

Sarımsak kan akışını hızlandırır. İçeriğindeki "allicin" maddesi cinsel organlara giden kan akışını da hızlandırır ve sperm kalitesini artırır.

d168d84ddddc41a68dbdf4b55b4f7cd8

13 Mart 2020 Cuma

HIV fobisi ile başa çıkma yolları

Psikolog Gülcem Yıldırım HIV korkusu ve tedavisi konusunda önemli bilgiler verdi.

HIV korkusu ( Aids Takıntısı) nedeniyle pek çok insan hastanelerde onlarca kez test yaptırmaktadır. Test yaptıran insanların çoğunluğu hıv testisten negatif çıktığı halde testi onlarca kez tekrarlamakta çıkan sonuçtan kısa bir süre sonra testi tekrarlama ihtiyacı hissetmektedir. Bu kişilerin iç sesi testin yanlış olduğu, aslında aıds olduğunu söyler, testin sonucunu aldıklarında çok kısa bir süre rahatlama hissederler. Bir süre sonra iç sesleri tekrar aynı şeyi söylemeye başlar, testin doğru olmadığını, laboratuvarda başka bir testle karışmış olabileceğini, hastanenin bu konuda gerekli aletlere sahip olmadığını vs gibi onlarca nedenden dolayı tekrar test yapma ihtiyacı hissederler. Daha teşekküllü, daha ayrıntılı test yapabilecekleri başka yerler ararlar. Bazen de hep aynı yerde yaptırırlar ama bir sebepten doktora, testin sonucuna güvenmezler. İç sesleri hep aynı şeyi söyler 'hiv miyim?'

HIV korkusu obsesif kompulsif bozukluk yani takıntı hastalığıdır

HIV korkusu, tekrar tekrar test yaptırma hastalığı obsesif kompulsif bozukluk yani saplantı-zorlantı hastalığıdır. Bu kişiler çoğunlukla korunmasız bir şekilde hayat kadınlarıyla beraber olmuş kişilerdir. Bu birliktelik nadiren ilk cinsel deneyimleridir. Cinsel birliktelik yaşadıkları kişilerin aıds olma olasılığı gelir ilk olarak zihinlerine, sonrasında şayet kadın aıds ise cinsel birliktelik esnasında bana da bulaştı, ben de aıds oldum korkusu başlar. Obsesif kompulsif bozuklukta zihne bir düşünce gelir, aıds fobisi bu anlamda temizlik takıntısıyla benzer özellikler gösterir. Kişi zihnine gelen kirlilik duygusuyla sürekli ellerini yıkama ihtiyacı hisseder. Bu hastalar günde yüzlerce kez ellerini yıkarlar ama bir türlü ellerinin temiz olduğuna kendilerini inandıramazlar. HIV fobisi yaşayanlarda da benzer bir durum vardır. Kişi sürekli test yaptırma davranışını tekrarlar ancak bir türlü sonucun negatif olduğuna inanmaz.

Psikolog Gülcem Yıldırım sözlerine şunları ekledi;

HIV Korkusu Yaşayan Kişiler Bunu Ailelerine Bulaştırmaktan Korkar
HIV korkusu yaşayan kişilerde temel olarak gördüğüm korkulardan birisi de ailelerine özellikle eşlerine Aıds bulaştıracakları korkusudur. Bu sebepten eşleriyle cinsel olarak birlikte olmak istemezler. Eşleriyle beraber çocuklarına ve ailenin diğer üyelerine de benzer duyguları vardır, ya HIV onlara da bulaşırsa diye korkarlar. Bir süre sonra bu kişiler etraflarındaki insanlardan, ailelerinden uzaklaşmaya ve kendi hallerinde yaşamaya başlarlar. Sessizleşirler ve içlerine kapanırlar. HIV korkusu yaşayan kişiler zaten çoğunlukla çocukluklarında uslu çocuk olarak bilinen, kendi haline yaşayan, sessiz ve içine kapanık kapanık kişilerdir.

HIV fobisi belirtileri

HIV belirtileri; Yüksek ateş, boğaz ağrısı, deride kızarıklık ve döküntülerdir. HIV fobisi olan kişiler internetten araştırdıkları bu belirtileri bir süre sonra hissetmeye başlarlar. Kişi bu belirtileri okuduğunda bunları yaşayabilirim diye düşünür, bir süre sonra da bunları gerçekten gözlemlemeye ve yaşamaya başlar. Bu şuna benzer bir ilacı içtiğinizde yan etkilerini okursunuz, okuduğunuz yan etkileri bir süre sonra hissetmeye başlarsınız. Aslında yan etkiler nadir görülen çoğu kişide de hiç görülmeyen etkiler olmasına rağmen beyniniz size okuduğunuz şeyi yaşatır. Hatta çoğu insanın ilacı kullandıktan sonra yan etkilerini okumamasının sebebi budur.

HIV miyim?

HIV bulaşma ihtimali korunmasız vajinal ilişkide iki binde bir ihtimaldir. Hiv maksimum 90 gün içinde anlaşılabilecek bir hastalıktır bu süre Elisa(anti hiv testi) testi için geçerlidir. Diğer testler içinse; p24 antijen testi için 14 gün, combo için 24 gün yeterlidir. Hıv fobisi olan kişilerdeki problem bu süre içerisinde olur genellikle, örneğin combo testi yaptıran birisi 3 gün sonra tekrar aynı testi yaptırır. Çoğu zaman bir testin sonucu alınmadan diğer test yaptırılır.

Obsesif Kompulsif hastalığın sebepleri (takıntı hastalığının sebepleri)

Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu(takıntı hastalığı)çocuğun iki ile dört yaş arasında gelişimde oluşan problemlerden kaynaklanan bir hastalıktır. Yani Freud'un anal dönem fiksasyonu dediği döneme tekabül etmektedir. Bu dönemde çocuk hareketlenmeye başlar, fiziksel olarak kendi başına buyruk hareketler yapar, çocuk için bu dönemde temel duygu haz'dır. Çocuk yemeği döke saça yemek ister, istediği saatte uyumak ister, tuvaletini istediği yere yapmak ister. Çocuğun bu dönemde gerçelikle bağlantısı azdır. Yapmak istediği her şeyi yapmak istediği zamanda yapmak ister. Ebeveynler ise çocuğu gerçekliğe çekmek, sosyal hayata uyumlu hale getirmek için bazen sözel, bazen davranışlar yaptırımlarda bulunur.

Örneğin, çocuk sofrada yemek yemek istemediğinde anne televizyonun karşısında çocuğun yemek yiyemeyeceğini söyler. Bu normal ve sağlıklı olan süreçtir, ancak obsesif kişilerde çocuğunla çocuk ve kural koyan ebeveynleri arasında çatışma çok yüksektir. Çocuk kurallara uymamak için direndikçe ebeveyn daha ezici ve yıkıcı olur. Bu çocuklardan bazıları saldırgan ve kontrolcü olan ebeveyne uyum sağlayıp direnmekten vazgeçerken bazıları da daha saldırgan ve çatışmalı bir ilişkiyi sürdürürler. Aids fobisi olan kişiler daha çok sindirilmiş, sessiz ve kurallara uyum sağlayan kişilerdir. Bu kişiler sosyal hayatlarında daha pasif direnişler sergileyen kişilerdir. Yapmak istemedikleri şeyleri çoğunlukla yapacağını söyleyen ama yapmayan, işleri uzatan yani çoğunlukla diğerlerine hayır diyemeyen, uyumlu nazik ancak kontrolcü ve pasif hayırcılardır.

Bu dönemin temelde aşılması gereken bir kaç özelliği vardır, ikili duygu(hem seviyorum-hem nefret ediyorum), kuşku, güvensizlik, kendi başına buyrukluktur. Aids korkusu yaşayan kişilerdeki temel duygu kuşku ve güvensizliktir. Kuşku beraber oldukları hayat kadının ölümcül bir hastalık taşıdığına dair bir kuşku iken güvensizlik süreçte bu hastalığın kendine bulaştığı, bu hastalığın hiçbir testte çıkmamasıyla beraber doktorlara, hastaneye vs güvensizliktir. Sonuçtan bir türlü ikna olmamalarının öncelikli sebebi güvensizlik ve kuşkudur.

HIV Fobisi (Aids korkusu) Tedavisi;

Obsesif Kompulsif Bozuklukta ilaç tedavisinin etkisi azdır, ilaç tedavisinde okb'nin geçici bir süre yumuşama gösterdiği ilaç kesildikten sonra ise belirtiler aynı şiddetle geri döndüğü görülmüştür. Obsesif kompulsif bozukluk psikodinamik psikoterapi tekniğiyle çoğunlukla iyileşebilen bir hastalıktır. HIV fobisi yaşayan kişiler yıllarca testi yaptırmaya devam edebilir, bir süre sonra kendiliğinden geçme olasılığı da vardır. Kendiliğinden geçtiğinde çoğunlukla bu takıntı başka bir takıntıyla yer değiştirir. Örneğin HIV fobisi gider yerine el yıkama ya da temizlik takıntısı gelebilir. Psikoterapi ile bu takıntının nedeni temeli araştırılır. Psikoterapide amaç takıntının temelindeki duyguyu bulup onu iyileştirmektir.Bu takıntıya sahip kişilerde hastalık ilerledikçe cinsel konularda problem yaşama ihtimalleri oldukça fazladır. Çevrelerinden uzaklaşırlar, yalnızlık, anlamsızlık, amaçsızlık, değersizlik gibi duyguları olur. Gün içinde zihinlerine gelen aynı düşüncelerden yorulup intihar etmeyi bile düşünebilirler.

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyun can sıkıntısını sonsuza kadar bitiriyor!Vikings: Free Online GameDesert Order (Strateji Oyunu)Bir uçak seç ve bu Oyunu 2 Dakika oynaDesert Order (Strateji Oyunu)ABD Göç HizmetleriYeni hayatınızı Amerika'da başlatın!ABD Göç HizmetleriTaboola'danTaboola'dan b9c203b521454d93a738c6c1784f3deb

Sünnet sırasında penisini kaybetti

40 yaşındaki bir adam, sünnet sırasında kaybettiği penisine 17 yıl sonra yeniden kavuştu. Dünyanın üçüncü başarılı penis nakli Nisan ayında gerçekleştirildi.

Daily Mail'in haberine göre etik nedenlerden ötürü ismi verilmeyen adam, geleneksel yöntemlerle yapılan sünnet işlemi sırasında meydana gelen bazı komplikasyonlar sebebiyle penisini kaybetti. Talihsiz adam cinsel organına ancak 17 yıl sonra kavuşabildi.


Operasyon, 2014 yılında ilk penis naklini gerçekleştiren Güney Afrikalı ekip tarafından gerçekleştirildi. Organda renk farklılığı olsa da 10 saat süren operasyon gayet başarılı geçti. Renk farkı medikal dövme yöntemiyle bu yılın sonlarında düzeltilecek.


Operasyondan altı ay sonra adamın idrar yolu ve üreme fonksiyonlarını yeniden kazanması bekleniyor. Nakli gerçekleştiren Profesör André van der Merwe, hastanın durumunun gayet iyi olduğunu belirtti. Merwe'nin ekibi 2014 ve 2016 yıllarında da dünyanın ilk penis nakillerini gerçekleştirmişti.pembenar.com özel haberidir(pmb)


e5538248261248e796bd8d5eaf1d1b67