25 Nisan 2020 Cumartesi

Probiyotik besinler ile metabolizmanızı hızlandırın

Metabolizmanızı hızlandırıp kilo vermeyi kolaylaştırmak istiyorsanız probiyotik besinlerden faydalanabilirsiniz.



Metabolizmanızı hızlandırıp kilo vermeyi kolaylaştırmak istiyorsanız probiyotik besinlerden faydalanabilirsiniz.
Baharın gelmesiyle birlikte havalar ısınmaya başladı. Kış mevsiminde kalın kıyafetler içinde gizlenmeye çalışılan fazla kilolardan bir an önce kurtulma zamanı. Yapılması gereken şey hiç kuşkusuz şok diyetlerden kaçınıp, sağlıklı bir şekilde kilo vermek. Bu noktada en büyük destekçilerimizden biri ise probiyotik besinler! Öyle ki yapılan çalışmalara göre; düzenli olarak probiyotik besin tüketenler yüzde 50 oranında daha fazla kilo kaybediyor!
 
Probiyotikler yeterli miktarda tüketildiğinde sağlığımız üzerinde birçok fayda sağlayan canlı mikroorganizmalar olarak tanımlanıyor. Bağırsak florasını düzenleyen ve bu sayede daha sağlıklı bağırsaklara sahip olmamızı sağlayan probiyotik besinler sağlıklı bir yaşam sürmemizde önemli rol oynuyor. Aynı zamanda vücudumuzda enerji kullanımı ile kalorilerin harcanmasını düzenleyerek kilo vermemize de katkı sağlıyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Şengül Sangu Talak, yoğurt, kefir, tarhana, ekşi mayalı ekmek, peynir, boza ve turşunun probiyotik içerikleriyle öne çıktıklarını belirterek, "Sağlığımız ve kilo kaybı üzerindeki etkilerinden faydalanmak için probiyotikten zengin bir beslenme düzeni oluşturmamız çok önemli." diyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Şengül Sangu Talak probiyotik besinleri tüketmeniz için 5 önemli nedeni anlattı.
 
Kilo vermeye yardımcı oluyor
Yüksek yağlı besin, şeker, şekerli besinler ve rafine karbonhidratları tüketmek bağırsak florasını bozuyor. Bozulmuş bağırsak florası da diyetten 150 kkal /günde ektra enerji alımına neden oluyor. Düzenli çalışan bağırsaklar ise iyi bir metabolizmaya sahip olduğumuzun en önemli göstergelerinden biri. Yapılan bilimsel çalışmalar; enerji dengesinin sağlanmasında ve yağlanmada bağırsakta bulunan iyi ve kötü bakterilerin rolleri olduğunu göstermiş. İyi bakterilerin diyetle alınan yağ emilimini durdurabileceği ve dışkıyla atılımı hızlandırdığı düşünülüyor. Probiyotiklerin fizyolojik etkilerinin yanı sıra; Kanada'da 45 erkek ve 60 kadın üzerinde yapılan bir çalışmada, 12 hafta boyunca zayıflama diyeti uygulayan obez bireylere probiyotik desteği sağlanmış. Çalışmada probiyotiklerin iştah durumu, ruh hali ve yeme davranışı üzerinde olumlu etkileri olduğu gösterilmiş. Bu faydalar bağırsak bileşimindeki değişikliklerin doyma ve iştahla ilişkili bazı hormonların salınımını etkilemesiyle gerçekleşiyor. Ayrıca kadın katılımcılardan oluşan bir çalışmada da; katılımcılar probiyotik alanlar ile almayanlar olarak iki gruba ayrılmış ve 3 ay boyunca izlenmiş. Çalışmanın sonunda, probiyotik alan grubun yüzde 50 daha fazla kilo kaybettiği tespit edilmiş.
 

 
Sindirim sistemi sorunlarından koruyor
Bağırsakta yaşayan iyi ve kötü bakteriler arasında bir denge kurulması ve iyi bakterilerin sayısının artması, sindirimi sağlayan enzimleri aktive ederek; ishal, kabızlık, gaz ve şişkinlik gibi problemlerin önlenmesini sağlıyor. Bağırsaktaki dengenin oluşması için yapılması gereken şey ise probiyotiklerden zengin bir beslenme düzeni oluşturmak.
 
Kolorektal kanser riskini düşürüyor
Tüm dünyada yaygın olarak görülen kolorektal kanserler gelişmiş ülkelerde de en yüksek ölüm oranına ve görülme sıklığına sahip. Yapılan çalışmalar; fazla rafine karbonhidrat tüketimi, çok sık kırmızı et tüketimi ve az posa alımının kolorektal kanserlerin besinsel nedenleri olabileceğini gösteriyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Şengül Sangu Talak probiyotiklerin bir yandan bağırsak florasının düzenlenmesine yardım ederken, bir yandan da kanser yapıcı süreçleri durdurarak kansere karşı koruyucu etki gösterdiğine dikkat çekiyor.
 
Bağışıklık sistemini güçlendiriyor
Probiyotikler bağırsak florasını düzenlemeye ve hastalıklara karşı direnç göstermeye yardımcı oluyor. Bağışıklık sistemini güçlendirmek ve hastalıklardan korunmak için her gün 1 su bardağı kefir veya 1 kase yoğurt tüketerek iyi düzeyde probiyotik alabilir ve hastalıklara yakalanma riskinizi azaltabilirsiniz.
 
Alerjik reaksiyonları hafifletiyor
Probiyotikler; hastalıklarda bozulan bağırsak geçirgenliğini düzenliyor ve güçlendiriyor, floradaki dengesizliği düzeltiyor ve alerjide rolü olan bazı maddelerin açığa çıkıp, kana geçme riskini azaltıyorlar. Ayrıca, IgA antikor yapımını arttırarak mukoza bağışıklığını da arttırıyorlar. Bu sayede alerjik tepkilere karşı etkili oluyorlar. Anne adaylarının hamilelik sürecinde probiyotikten zengin beslenmelerinin veya probiyotik takviyesi almalarının çocuklarda alerjik reaksiyonları azaltabileceği belirtiliyor.
 
Prebiyotikleri de listenize alın!
Probiyotiklerin yanı sıra aynı zamanda sindirilmeyen karbonhidratlar olan prebiyotikleri de beslenme listemize eklemeliyiz. Çünkü prebiyotikler bakterilerin besinleridir ve iyi bakterilerin çoğalmasını sağlıyorlar. Prebiyotikler; kök sebzelerde (karahindiba, soğan, sarımsak, pırasa, patates, yer elması ve enginar gibi), tahıllarda da (yulaf, çavdar, buğday gibi) bulunuyor. Probiyotik içeren besinleri bu besinlerle birlikte aldığımızda sağlığımız üzerindeki etkisi artıyor.
 

 



19ad967ead54448db06f80cc98e91498

Sütyen takmamanız için 7 sebep

Kadınların hayatını kolaylaştırması için icat edilen sütyen, adeta olmazsa olmazımız haline geldi. Peki sütyen takmak gerçekten gerekli mi?



Kadınların hayatını kolaylaştırması için icat edilen sütyen, adeta olmazsa olmazımız haline geldi. Peki sütyen takmak gerçekten gerekli mi?
16. yüzyılda zengin kadınların daha derli toplu görünebilsinler diye icat edilen korseler, gerçekten de daha zayıf ve daha dolgun göğüslü görünmeyi sağlıyordu. Ancak vücudu saran ve oldukça sıkı bağlanan bu korseler yüzünden kadınlar daha da narin hale geliyor, nefes alamıyor, hatta sıklıkla bayılıyorlardı! Omurgaya ve rahme zarar veren korselerin ölümlere neden olabildiğine dair bile kayıtlar mevcut.
 
Ancak kadınlar vazgeçmedi, daha güzel görünmek uğruna sağlıklarını hiçe saymaya devam ettiler. 19. yüzyıla kadar devam eden bu korse çılgınlığı, moda anlayışının değişmeye başlamasıyla birlikte zamanla gözden düşse de, yerini daha küçük, daha kullanışlı korselere ve sütyenlere bıraktı. 1869 yılında Fransız tasarımcı Herminie Cadolle, bir korseyi iki parçaya ayırarak göğüsleri desteklemek için ayrı bir parça üretmiş oldu. Ancak bilinen ilk sütyen, 1866'da İngiltere'de üretildi. 1893'te ise ABD'li Marie Tucek, ilk patentli sütyeni üretti. İlerleyen yıllarda da sütyen modelleri geliştirilmeye ve yaygınlaşmaya devam etti.
 
1- Çünkü memelerinizin sarkmasıyla sütyenin hiçbir ilgisi yok!
Dr. Susan Love, bunun yaygın bir mit olduğunu söylüyor. Hatta Ryan El tarafından 5 yılda tamamlanan bir araştırmada büyük göğüslü kadınların bile sütyen takmasına gerek olmadığı sonucuna ulaşılmış. Profesör Jean-Denis Rouillon tarafından 330 kadın üzerinde yapılan ve 15 yıl süren bir araştırmanın sonucunda ise sütyenin memelerin sarkmasını engellemediği ortaya çıkarıldı. Üstelik hiç sütyen kullanmayan kadınların memelerinin daha dik kaldığına dair de ölçümler elde edildi! Memelerin doğası gereği sallanması, hareket etmesi gerekir, bu sayede kan dolaşımı rahatlar ve dokular daha sağlıklı hale gelir. Yani sütyen takmak ne memelerinizin sarkmasını engelliyor, ne de onları desteklediğinizde daha az rahatsız oluyorsunuz...
 

 
2- Memeleriniz büyür ve doğal olarak şekillenir
Sütyen takmadığınızda memelerin doğal hareketlerine ve kasların çalışmasına da izin vermiş olursunuz. Bu sayede zamanla memeleriniz sütyen taktığınız zamanlara oranla daha büyür, kendi doğal şeklini alır.
 
3- Ayıpsa bakmayıversinler!
Sütyen takmadığınızda memelerinizin daha fazla hareket ediyor olması ve meme uçlarının da daha belirgin hale geliyor olması sizi (ya da aslında çevrenizi) ahlaki açıdan rahatsız ediyor olabilir. Aslında kadınlar başlangıçta memeleri daha güzel, daha dolgun gözüksün diye sütyen takmaya başlamıştı. Bu sayede daha çekici görünebiliyorlardı. Ancak şimdi sütyen takmamanın daha seksi görünmeye neden olabileceğini düşünüp istemeye istemeye sütyen takan birçok kadın var. Eğer böyle bir derdiniz varsa ve yine de sütyen takmak istemiyorsanız da iki seçeneğiniz var: Ya bunun ayıp sayılmasına aldırış etmeyin ve içinizden geldiği gibi giyinin. Ya da göğüslerinizi seksi bir biçimde ortaya çıkarmayacak kıyafetler seçmeye çalışın. Meme uçlarını gizleyen silikon aparatları da unutmayın!
 
4- Kan dolaşımınız hızlanır
Kıyafetlerimizin rahat olmasını isterken neden göğüslerimizin sıkı bir biçimde durmasına özen gösteririz? Düşündüğünüz zaman siz de sütyenlerin sadece göğüslerinizi sıkmaya yaradığını fark edeceksiniz. Göğüslerinizin sıkışması, tıpkı diğer dar kıyafetlerinizin yaptığı gibi kan hücrelerinize baskı yapar ve kan dolaşımınızı engeller. Bu yüzden sütyen takmamak göğüslerinizde ve vücudunuzun genelinde kan dolaşımınızın daha rahat olmasını sağlar. 
 

 
5- Daha rahat uyursunuz
Gece sütyen takmak yanlış bir davranıştır. Bu davranışın biyolojik saatinizin işleyişini olumsuz yönde etkilediği araştırmalarda kanıtlanmıştır. Bu yüzden daha rahat uyumak adına sütyensiz yatmanız önerilir.
 
6- Memeleriniz daha güçlü ve canlı hale gelir
Besançon Üniversitesi Profesörü Jean-Denis Roullion, 15 yıllık araştırmalarının sonucunda bir sene boyunca sütyen giymeyen ve giyen kadınları karşılaştırdığında giyenlerin göğüslerinin giymeyenlere kıyasla 7 mm daha fazla sarktığını gözlemlemiş. 
 
7- Meme sağlığınız daha iyi duruma gelir
Sütyen takmamak kan dolaşımınızı hızlandıracağından cilt ve kas sağlığınız iyileşir, kaslarınız sıkılaşır ve sütyenden dolayı nefes alamayan göğüsünüzün altında biriken ter ve kirden kurtulmuş olursunuz. Sürekli sütyen takmak göğüsünüzün renginin değişmesine ve hatta eşit olmayan bir cilt rengine sebebiyet verebilir. Aynı zamanda göğüsünüzde koyu renkli noktalar da oluşabilir. 
 
 



d8a9dd343b6949dab7f5ad287e65ee8e

23 Nisan 2020 Perşembe

Trend: Tül etekler

Fark yaratmayı sevenlere en iyi öneri.



Fark yaratmayı sevenlere en iyi öneri.
Tül etekler herkesin sevebileceği türden değil. Daha çok çocuklara uygun olduğunu düşünenler varsa haberimize bir göz atsın!
 

 

 
Modanın esnek olduğunu unutmayın. Her türlü kıyafeti proporsiyonunuza uygun seçim yapıp yakıştırmak sizin elinizde.
 

 

 

 
İster topuklu ister spor ayakkabıyla kombinleyin tamamen tarzınızı nasıl yansıtmak istediğinizle ilgili bir durum. Eğer çok kısa boyluysanız daha mini olan tül etekleri tercih etmenizi öneririz. Deri ceket, bluz hatta kazakla bile kombinlenebilir.
 

 

 

 
Siz de gardırobunuza tül eteklerden birini eklemeye ne dersiniz? Eminiz çok yakışacak.
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 




71850319e86b48ed9247d1297570d440

Çocuklarınızın daha zeki olması için 10 yol

Çocuğunuzun gelişimi için sizin onu nasıl takip ettiğiniz, gözlemlediğiniz önemli. İşte ebeveynlere çocuklarının daha zeki olması için öneriler...


Anne sütü

 Anne sütü ana beyin besinidir. Herkesin bildiği gibi anne sütünün bebekler üzerinden pek çok faydalı etkisi vardır. Tehlikeli enfeksiyonları önler ve temel besin sağlar. Danimarkalı bilim adamlarına göre bebeklerin çok daha sağlıklı ve zeki olmasına yarar. Yani eğer imkanınız var ise bebeğinizi mutlaka emzirin.

 


Beyin oyunları

 Satranç, bulmaca, kriptogram – hepsi zihinsel jimnastik aracıdır. Sudoku gibi oyunlar stratejik düşünme, problem çözme ve karar vermeye teşvik ederken eğlenceli de olabilir. Çocuklarınızı bu tarz oyunlar oynamaya teşvik etmelisiniz.

 


Kahvaltı

1970'lere kadar uzanan araştırmalar,  güçlü bir kahvaltının hafıza, konsantrasyon ve öğrenmeyi geliştirdiğini ortaya koyuyor. Üstelik kahvaltı etmeden güne başlayan çocuklar sinirlenmeye ve pes etmeye daha yatkın oluyor ve çabuk yorulup sıkılıyorlar.


Kendine güvenmeyi öğretin

Özellikle ergenlik döneminde, çocuklar potansiyel sınırları hakkındaki olumsuz düşüncelerinin kurbanı olabilir. Çocuk psikiyatrisleri ebeveynlerin çocuklarına kendilerine güvenmeleri gerektiğini öğretmeleri konusunda ısrarcı bir tutum sergiler. Takım sporlarına katılmak ve sosyal aktiviteler de özgüven edinmek için etkili yollardır.


Merak

 Uzmanlar, ebeveynlerin çocuklarını merakları ve yeni fikirler ve şeyler keşfetmelerini desteklemesi gerektiğini belirtiyor. Bilgi peşine düşmek önemlidir. Sorular sorarak hobilerini ve ilgi alanlarını destekleyin ve yeni beceriler öğretmek ve entelektüel merakı geliştirmek için eğitim gezileri düzenleyin.

 


Müzik

 Çocuğunuzu trombon çalarken dinlemek her zaman zevkli bir deneyim olmayabilir ama müzik eğitimi sağ beyin gelişimini desteklemek için eğlenceli bir yoldur. Toronto Üniversitesi araştırmacılarının yaptığı bir çalışmaya göre, organize müzik dersleri çocukların IQ ve akademik performansını yükseltiyor.  Üstelik seneler geçtikçe ve alınan dersler arttıkça etki daha da büyüyor. Çalışmada müzik dersleri almanın lisede daha yüksek notlar ve yetişkinlikte daha yüksek IQ'ya sebep olduğu açıkça belirtiliyor.

 


Okumak

Bu eski ve doğru metot bazen son teknolojiye yetişmek adına göz ardı edilebilir ama kesinlikle edilmemeli! Çocuğunuza okuma alışkanlığını erken yaşta edindirmek için kendisi başlamadan önce siz ona okuyun. Okuyun, okutun, kitaplar alın, bir kütüphane kartı ve hatta kendisine ait kitapları olmasını sağlayın.



Video oyunları

 Video oyunları kötü üne sahip. Evet, pek çoğu şiddet içerikli, askeri ve düşüncesiz ama stratejik düşünce ve planlama becerileri kazandıranlar da var ve bunlar takım çalışması ve yaratıcılığı besliyorlar. Araştırmalra göre, video oyunları oynayan çocuklar görsel ipuçları toplamak ve bunları değerlendirmek konusunda da oynamayanlara göre çok daha başarılı.

 


6e4cc194284a45318b00ff58d634ac28

16 Nisan 2020 Perşembe

Muzlu yulaflı çikolata küpleri

Müjgan Yurtseven lezzetli bir atıştırmalık tarifi veriyor.



Müjgan Yurtseven lezzetli bir atıştırmalık tarifi veriyor.
Sevdikleriniz için kolaylıkla hazırlayabileceğiniz sağlıklı ve lezzetli atıştırmalık…
 
 
Servis:
15 adet
 
Hazırlama süresi:
30 dakika
 
Malzemeler:
200 ml lik bardak ölçüsüyle:
3 bardak yulaf ezmesi
1 bardak süt
2 adet olgun muz
5 adet Medine hurması
100 gr kavrulmuş fındık
2 yemek kaşığı tahin
2 yemek kaşığı elma pekmezi
1 tatlı kaşığı tarçın
 
 

 
 
Yapılışı:
 
1) Yulaf ezmesini ve sütü tencereye alın, kısık ateşte süt tamamen çekene kadar ara sıra karıştırarak pişirin.
 
 
2) Muzların kabuklarını soyarak çatal ile ezin. Hurma ve fındıkları blenderden geçirerek ezilmiş muzlara ilave edin. Süt ile pişirdiğiniz yulaf ezmesi, tahin, pekmez ve tarçını da ekleyip tüm malzemeleri iyice karıştırın. 
 
 
3)Karışımı buz kaplarına pay edip buzlukta en az 3 -4  saat bekletin. Arzu edilirse bu şekilde tüketilebilir veya aşağıda tarifini verdiğim eritilmiş çikolata ile kaplayabilirsiniz.
 
 

 
Çikolata kaplama için:
150 gr bitter kuvertür çikolata
2 çorba kaşığı süt
 
1) Çikolatayı benmari usulü veya mikrodalgada eritip sütü ekleyerek homojen kıvama gelene kadar karıştırın.
 
2) Muzlu yulaflı küpleri kalıptan çıkartıp çikolata sosuna batırarark tel ızgara üzerine alın. Süs şekerleri serpin.
 
Afiyetle sevgiyle kalın…



cc4f670e98df40a2b4d0b6d2473a995e

Güneş kremleri

Yazın deniz, kum ve güneş herkesin hayali. Ancak güneşin zararlı ışınları da var. Güneş kremi alacaklar, rehberimizi mutlaka görsün.

Nuxe


Shseido


Avene


Avene


Avene


Avon


Avon


Babe


Babe


Bitki Derman


Dermalogia


Garnier


Lancester


Lancester


L'oreal


L'oreal


L'oreal


Mecit Efendi


Sebamed


Vichy


Clinique


Hawaiian


Hawaiian


Hawaiian


Skincode


Bioderma


Daylong


Deborah


Oriflame


Garnier


Pharmasol


Roc


Esteelauder


Deborah


Nivea


Nivea


Oriflame


c8d958ed87024ff790094ca67baf2794